TBMM Başkanı Kurtulmuş, 4 Şehir 4 Mekan 4 Akif Sempozyumu'nun açılışında konuştu: - Haber 1Haber 1

TBMM Başkanı Kurtulmuş, 4 Şehir 4 Mekan 4 Akif Sempozyumu'nun açılışında konuştu:

TBMM Başkanı Kurtulmuş, 4 Şehir 4 Mekan 4 Akif Sempozyumu'nun açılışında konuştu:

12 Mart 2025 - 17:26

ABONE OL

ANKARA (AA) – TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, "İstiklal Marşı, aslında ne bir şiirdir ne de bir marştır. İstiklal Marşı, bizim milletimizin, yürekten gelen avazıdır, haykırışıdır, bağımsızlığı, istiklali ve istikbali için inançlarına, değerlerine, vatanına, milletine, dinine diyanetine ve bayrağına bağlılığının ifadesidir. Hiçbir şart altında kayıt altına alınmamanın feveranıdır." dedi.

Kurtulmuş, Birinci Meclis Binası'nda düzenlenen 4 Şehir 4 Mekan 4 Akif Sempozyumu'nun açılış programına katıldı.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun, İstiklal Marşı'nın kabulünün gerçekleştiği bu gazi mekanda gençlerle bir araya gelmekten duyduğu memnuniyeti ifade eden Kurtulmuş, 4 üniversitenin ortak çalışmasıyla, 12 Mart İstiklal Marşı'nın Kabulü ve Mehmet Akif Ersoy'u Anma Günü'nde bu programın düzenlenmesinin önemine işaret etti.

Mehmet Akif Ersoy'un, Türkiye'nin milli tarihinde fevkalade önemli bir yerinin bulunduğunu ve kıyamete kadar da Türk milletinin gönlünde aziz, müstesna yerini koruyacak önemli şahsiyetlerden birisi olduğunu ifade eden Kurtulmuş, "Bizim üzerimize düşen, hem o dönemin şartlarını en iyi şekilde anlamak hem Mehmet Akif'in Türkiye'ye, Türkiye Cumhuriyeti’ne ve Türk milletine yaptığı katkıları en iyi şekilde değerlendirmek ve onun müstesna yerini gelecek nesillere aktarabilmektir." diye konuştu.

Birinci Meclisin, fevkalade önemli bir mekan olduğunu, Türk tarihinin dönüm noktalarından birinin bu mekanda gerçekleştiğini vurgulayan Kurtulmuş, "Birinci Meclisin özelliği, bir Meclis olarak kararların alındığı, fikirlerin ortaya konulduğu, istişarelerin yapıldığı bir yönetim merkezi olması ama en az bunun kadar önemli olan bir kısmı ise, Türkiye'nin kurtuluş mücadelesinin, İstiklal Harbimizin kararlarının verildiği karargahtır." ifadesini kullandı.

Kurtulmuş, başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, Birinci Meclisin bütün üyelerini, ulusal kurtuluş mücadelesinde emeği geçenleri rahmetle ve şükranla yad etti.

"İstiklal Harbi" ve "Milli Mücadele" kavramlarının o döneme ışık tuttuğunu belirten Kurtulmuş, "O gün vermiş olduğumuz mücadeleye ilk andan itibaren istiklal ismini vererek bu millet aslında hangi meseleyi en önemli nokta olarak gördüğünü de ortaya koydu. Yani özgürlüğümüzü, bağımsızlığımızı ve hiçbir kimseye bağlı olmadan, hiçbir güç tarafında eğilmeden, Allah’tan başka hiçbir beşeri gücü kabul etmeden yoluna devam etme iradesini tarif eden şey İstiklal Harbimizdir, kurtuluş mücadelemizdir, Kurtuluş Savaşımızdır. Böylece istiklalimize olan düşkünlüğümüzü ortaya koyduk." ifadesini kullandı.

Milli Mücadele'nin kazanılmasının ardından Birinci Meclis üyeleri tarafından, "Milletin bağımsızlığını, ülkenin birlik ve dirliğini ortak bir düstur olarak herkese ilan edecek bir İstiklal Marşı lazım" fikrinin ortaya atıldığını ve daha sonra bu marşın yazılması için yarışma ilanına çıkıldığını anlatan Kurtulmuş, Mehmet Akif Ersoy’un şiiri yazmasına kadar giden süreçte yaşananları da aktardı.

Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"İstiklal Marşı, aslında ne bir şiirdir ne de bir marştır. İstiklal Marşı, bizim milletimizin, yürekten gelen avazıdır, haykırışıdır, bağımsızlığı, istiklali ve istikbali için inançlarına, değerlerine, vatanına, milletine, dinine diyanetine ve bayrağına bağlılığının ifadesidir. Hiçbir şart altında kayıt altına alınmamanın feveranıdır. Bu kolay kolay mısralara dökülebilecek bir şey değildir. Ancak bu söylediklerimin her birisini, içinde fevkalade güçlü bir şekilde hisseden, bir şair olmanın ötesinde, bir abid olan, iyi bir Müslüman olan, iyi bir mücadele insanı olan, iyi bir vatansever olan ve bütün bu özellikleri içselleştirmiş bir mütefekkir olan Mehmet Akif Bey tarafından yazılırdı."

– "İstiklal Marşı'nın, bir şiir olmanın ötesinde çok daha büyük anlamlar taşıdığını idrak etmek durumundayız"

Şiirin, Birinci Mecliste kabul edilmesinin ardından, Gazi Meclisin Başkanı Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere bütün milletvekillerinin ayağa kalkarak alkışladığını ve daha sonra milli marş olarak kabul edildiğini anımsatan Kurtulmuş, şöyle konuştu:

"İstiklal Marşı, kağıda döktüğünüz zaman okurken hepimizi heyecanlandıran, hepimize ümit veren, hepimize istikbal çizen bir marştır ama hem yazılması hem kabul edilmesi dönemin şartları içerisinde değerlendirilmeli ve bunun bir marş olmanın, bir şiir olmanın ötesinde çok daha büyük anlamlar taşıdığını idrak etmek durumundayız.

Bu marş, yazıldıktan sonra bütün milletimiz tarafından benimsendi, herkes bunu kendi ortak hedefi olarak, ortak fikriyatı ve inancının yansıması olarak gördü, sahiplendi. Bugün de milletimizin ortak mutabakat metni halini almıştır. Bu mutabakat her bir satırında hem tarihi köklerimizi hatırlatan, ayrıca her bir kelimesinin içerisinde geleceğin güçlü büyük Türkiye'si idealini barındıran mükemmel bir milli manifestodur. Bu anlamda İstiklal Marşı'mızı sadece okuyup ve onu anlamaya çalışmak değil, özellikle genç nesillerimizin özümseyerek çok daha güçlü bir şekilde Türkiye’yi ileriye götürmek için mücadele etmesi lazım."

– "Türkiye kurumsal kapasitesini geliştirdi"

Kurtulmuş, birinci asırda bu salonda bulunanların hedeflediklerinin hemen hepsinin gerçekleştiğini söyleyerek, şu ifadelere yer verdi:

"Dünya savaşlarından sonra İkinci Dünya Savaşı'na girmemiş olmakla birlikte önemli zorlukları geçirdiğimiz dönemler oldu. Türkiye tek parti dönemini, ardından çok partili siyasi mücadele dönemini yaşadı. Türkiye kurumsal kapasitesini geliştirdi. Nice zorluklar nice güçlükler nice yokluklar nice yoksullukları bizim büyüklerimiz, dedelerimiz, babalarımız yaşadı. Çok şükür bugün geldiğimiz noktada Türkiye hem devletiyle milleti bütünleşmiş vaziyette hem de devletinin bütün kurumsal kapasiteleri güçlenmiş vaziyette dünyada hele hele günümüzün tamamıyla gelişen, değişen küresel rekabet ortamında önemli bir devlet olarak dimdik ayaktadır."

Bir asır evvel "hasta adam" denilen, elinde silahı olmayan, hastalığını tedavi edecek ilacı olmayan, insanlarını okutacak mektepleri olmayan bir Türkiye'den bugün dünyada her alanda rekabet edebilecek bir Türkiye'ye gelindiğini vurgulayan Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Önümüzdeki hedef artık sadece kendi meselelerimizi çözmek değil dünya milletleriyle, çağdaş medeniyet seviyesinin üzerine çıkacak bir anlayışı çok güçlü şekilde ortaya koymaktır. Bunun için Türkiye'nin siyasetten ekonomiye, uluslararası alandan teknolojiye ve özellikle milli savunma sanayine kadar çok güçlü olduğu bu dönemi daha da ileriye taşımak mecburiyetindeyiz. Geldiğimiz noktada durmak yok. Durduğumuz anda düşebileceğimiz bir ortamın olduğunu unutmayacağız. Bölgesel ve küresel şartlarda Türkiye'yi büyük devlet olma mecburiyetinde bırakan şartlar var. Büyük devlet olma yolunda inşallah kararlılıkla devam edeceğiz."

– "Milli hedeflerde ortak istikamette yürümeyi başaracağız"

Kurtulmuş, bir asır evvelle ilgili aynı şekilde bugün de sahip olmak zorunda bulunulan birkaç temel hususiyet olduğunu söyledi.

Bu hususlardan ilkinin "birlik ve beraberlik" olduğuna işaret eden Kurtulmuş, şöyle konuştu:

"Bir milletin en büyük handikabı birliğin ortadan kalkması, ihtilafın ayrılık meselesi haline dönüştürülmesidir. Bir asır evvel biz bu ulusal kurtuluş mücadelesini o günkü tabiriyle milli mücadelemizi başarıyla sonuçlandırdıysak, topraklarımızın her tarafındaki insanlarımızın, vatan toprağının en ücra köşesindeki insanların bir araya gelip birlik ve beraberlik içinde hareket etmiş olmasındandır. Bugün de bu ülkeye yapılacak en büyük iyilik, birliği ve beraberliği temin etmek için her türlü imkanımızı seferber etmektir. Ne kadar güçlü olursanız olun eğer bir milletin içinde birlik yoksa insanların aynı istikamette yürümeyeceği aşikardır. Onun için diyoruz ki tabii ki fikirlerimiz, görüşlerimiz farklı olacak ama milli hedeflerde ortak istikamette yürümeyi başaracağız. Bunu başardığımız takdirde Allah'ın izniyle Türkiye'nin önünde hiçbir güç duramayacaktır."

İkinci temel meselenin, bir milletin geçmişinin toprağın derinlerine kök salması olduğunu ifade eden Kurtulmuş, "Hele hele bizim gibi binlerce yıllık geçmişi olan, asırlara sirayet eden çok önemli bir geçmişi olan bir millet, kökü toprağın derinliklerine kök salmış olan kuvvetli bir ağaç gibidir. Kökü, mazisi olmayan, geçmişini bilmeyen, geçmişiyle irtibatı olmayan bir milletin asla geleceği olmaz. Onun için bu köklerimizdeki gücü nasıl bir asır evvel en güzel şekilde bu güçten istifade ettiysek bugün de bizi ileriye taşıyacak en önemli hususlardan biri bu köklerimiz, tarihimiz, medeniyetimizdir." diye konuştu.

Kurtulmuş, üçüncü temel meselenin ise öne koyulacak birtakım ulaşılması gereken hedefler belirlemek olduğunu söyledi.

Türk milletinin çok temel özelliklerinden birinin, hiçbir zaman geldiği yerdeki hedefleri yeterli görmemesi olduğuna işaret eden Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Yeterli görürsek zaten yerimizde sayarız. Hatta geriye düşeriz. Onun için hep ileriye hedef koymuştur. Bugün Türkiye'nin önündeki esas hedef yeni bir küresel medeniyetin kurulması için öncülük yapmak mecburiyetidir. Biz artık başkalarının bize verdikleriyle değil bizim dünyaya kendi medeniyet değerlerimizle, öğreteceklerimizle dünyanın da önünü aydınlatabilecek bir noktaya gelmemizdir. Bu üç temel özelliğimizi inşallah en güzel şekilde kullanarak bundan sonraki dönemde de Türkiye'yi çok daha ileriye güçlü bir şekilde taşıyacağız. Allah bir daha bu millete İstiklal Marşı yazdırmayı göstermesin."

Konuşmaların ardından, Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Musa Kazım Arıcan, Kurtulmuş'a üzerinde İstiklal Marşı'nın yazılı olduğu tabloyu hediye etti. Ayrıca Kurtulmuş'a sempozyuma katılan öğrenciler adına "Elif" harfinin yazılı olduğu bir tablo da hediye edildi.

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.