*Türkiye, tarihinin en önemli iki seçimine doğru gidiyor.
*24 Haziran 2018 Pazar günü yapılacak olan seçimlerde, halk yeni Cumhurbaşkanı’nı ve milletvekillerini seçecek.
*Peki siyasi partiler, Meclis’te çoğunluğu oluşturduğu, iktidara geldiği takdirde neler yapacak, hangi projeleri hayata geçirecek?
*İyi Parti Ekonomiden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ayfer Yılmaz, Turcomoney’nin sorularını yanıtladı…
*İşte Yılmaz’ın mevcut iktidara yönelik eleştirileri, işte projeleri…
—————————————————————————————-
*Sağlıksız ve tartışılan göstergelere dayanan bir büyüme balonu ile karşı karşıyayız.
*Ülkemizde cari açık, faiz, enflasyon ve kur aynı anda yükseliyor. Bütçe dengemiz bozuldu.
*Bir yıl içinde ödememiz gereken dış borç tutarı da 240 milyar dolara ulaştı.
*Üretmeyen bir ekonomi için derecelendirme kuruluşlarının kararlarını “tanımıyoruz” açıklamalarını anlamlı bulmuyoruz.
*Atama ve terfilerdeki liyakat ihmal edildi ve vekaletlerle yönetim dönemi başladı. Merkez Bankası’nın kararlarına siyasi müdahale aleniyet kazandı.
*Şeffaf ve hesap verebilir bir devlet anlayışı hakim kılınacak.
*Enflasyonla mücadele için, makro hedefler ülkenin potansiyeline uygun olarak yeniden belirlenecek.
*Merkez Bankası’nın, üst kurulların ve Sayıştay’ın özerkliği sağlanacak.
*Tüm atama ve terfilerde liyakat esas alınacak.
*Harcamadan değil, kazançtan vergi alınarak vergide adalet sağlanacak.
*Ücretlinin vergi yükü azaltılacak, gelir vergisi tarifesi farklı olacak
*Gelir Vergisi oranları küçük esnafı rahatlatacak şekilde yeniden düzenlenerek oranları indirilecek.
*Kurumlar vergisi oranları kademeli olarak aşağıya çekilecek
* Üretim yapısını teknoloji yoğun hale getirerek ihracatımızın büyümeye pozitif katkısı ile büyümenin sürekli, dengeli ve kapsayıcı olması sağlanacak.
Şirket kurmayı planlayan veya 2 yıl içinde şirket kurmuş olan genç girişimcilere, projeleri ve şirketleri gerekli yeterlilikleri sağladığı takdirde 100 bin liraya kadar, 5 yıl ertelemeli 0 faizli kredi imkânı sağlanacak.
*Borç borçla değil, üretimden elde edilen döviz gelirleriyle ödenerek cari açık azaltılacak, dış borç düşürülecektir.
*Ülkemiz sanayi ve ticaret altyapısı ile dünya ekonomik sistemine entegre olacak şekilde yapılandırılarak ilk 10’a girilmesi sağlanacaktır.
Hayreddin Turan
-Türkiye, 2017 yılında yüzde 7’nin üzerinde büyüme gerçekleştirerek ciddi bir performans gösterdi. Ancak bu büyümeyi hormonlu büyüme olarak değerlendiren, istatistiklerde yapılan değişikliklere bağlayanlar var. Bu konuda neler söyleyeceksiniz?
Yılmaz-Türkiye ekonomisinde son yıllarda görülen ekonomik büyümenin, sürdürülebilir olmadığı ve istihdam yaratmadığı ortadadır. Ayrıca geniş halk kesimlerinin de yaratılan refahtan pay almadığı ve üretilen katma değerin hakça ve adilce paylaşılmadığı da aşikardır. Büyümeyi “üretim yönünden” incelediğimizde; iki önemli sektöre vurgu yapmanın yararlı olduğu düşünülmektedir. Bunlar; hizmet sektörü ile sanayi sektörüdür. Milli gelir içinde yüzde 55’lik payla önemli bir büyüklüğe sahip olan hizmet sektörü; ne yazık ki ileri teknoloji, yüksek ücret ve katma değer içermemektedir. Bu durum; büyümenin sürdürülebilirlik ve refah artışı beklentisini aşağıya çekmektedir. Diğer taraftan milli gelir içinde yüzde 22 civarında bir paya sahip olan sanayi sektörü içinde yer alan ve sürdürülebilirliği, teknolojiyi ve katma değeri tetikleyebilecek olarak tanımlanan imalat sanayi ise, yıllardır bir türlü yüzde 16-17 eşiğini aşamamıştır. Büyümeyi “harcama yönünden” ele aldığımızda üç önemli kalem dikkati çekmektedir. Bunlar; özel ve kamu tüketimi, yatırımlar ve ihracat. Özel ve kamu tüketimi milli gelir içinde yaklaşık yüzde 75’lik paya sahip olup, büyümenin sağlıksız ve dengesiz yapısının en büyük kanıtıdır. Yatırımların milli gelir içindeki payı yaklaşık yüzde 30’lar düzeyinde olmakla birlikte makine-teçhizat yatırımlarının büyümeye katkısı son derece sınırlı olmuştur.
Türkiye 1980’den itibaren ihracata dayalı bir büyüme stratejisi oluşturmuştur. Bu sebeple ihracatın performansı; miktarı, nitelik ve içeriği de büyük önem arz etmektedir. Ancak ihracatımızın yapısında yüksek teknolojili ürünler sadece yüzde 3-3.5’luk paya sahip olup, ağırlıklı olarak otomotiv ve yan sanayi, beyaz eşya, elektrik-elektronik, mobilya, tekstil, hazır-giyim konfeksiyon gibi tüketim mallarından oluşmaktadır. Bu ürünler küresel ticaret hacminden, tüketici tercih ve beklentilerinden doğrudan etkilenen, talep esneklikleri yüksek olan ürünler olup, kur dalgalanmalarına ve pariteye karşı da son derece duyarlıdırlar. Ayrıca, ihracatımızın kilogram değeri de rekabet ettiğimiz ülkelerin son derece gerisinde kalmaktadır. İYİ Parti olarak iktidarımızda üretim yapısını teknoloji yoğun hale getirerek ihracatımızın büyümeye pozitif katkısı ile büyümenin sürekli, dengeli ve kapsayıcı olması sağlanacaktır.
Sonuç olarak; sağlıksız ve tartışılan göstergelere dayanan bir büyüme balonu ile karşı karşıyayız.
-Türkiye, yıllardır yüksek enflasyon-yüksek faiz-yüksek döviz kıskacında. Özellikle son 6 ayda döviz kurları aşırı yükseldi, kurlardaki yükselişi durdurmak için Merkez Bankası faizleri yükseltmek zorunda kaldı. Size göre Türkiye, bu dalgalanmaları niçin yaşıyor?
Yılmaz- Siyasi iktidara güven kaybolmuştur.
- OHAL’in uzun süredir devam ettirilmesi ekonomide öngörülebilirliği ortadan kaldırmıştır.
- Hukukun üstünlüğünden söz edilememektedir.
- Kamu yönetiminde şeffaflık ve hesap verebilirlik ortadan kalkmıştır.
- Kamu yönetimindeki atama ve terfilerdeki liyakat ihmal edilmiş ve vekaletlerle yönetim dönemi başlamıştır.
- Merkez Bankası’nın kararlarına siyasi müdahale aleniyet kazanmıştır.
- Para ve maliye politikaları ile ekonomik kurumlar arası koordinasyon sağlanamamaktadır.
- Üst kurullar müdahaleye açık hale getirilerek işlevsizleştirilmiştir.
-Döviz kurlarındaki yükseliş, döviz cinsinden uluslararası piyasalardan borçlanan birçok firmanın ve bankanın mali dengesini bozdu, Türkiye’nin ise borç yükümlülüklerini daha da artırdı. Bu sıkıntıyı aşmak için neler yapacaksınız?
Yılmaz-Güvenin ve liyakatin esas olduğu keyfilik ve israfa son veren, yolsuzluk, hırsızlık ve usulsüzlüklerin üzerine giden bir Kamu Yönetimi anlayışını tesis edeceğiz.
- Güven ortamının tesisi için:
- OHAL derhal kaldırılacak
- Hukukun üstünlüğü tesis edilecek
- Şeffaf ve hesap verebilir bir devlet anlayışı hakim kılınacak,
- Enflasyonla mücadele için:
- Makro hedefler ülkenin potansiyeline uygun olarak yeniden belirlenecek,
- Para ve maliye politikaları uyumlu olacak,
- Mali Kural ile kamu maliyesi kontrol altında tutulacak
- Kurumsallık ve liyakat
- Merkez Bankası’nın, üst kurulların ve Sayıştay’ın özerkliği sağlanacak
- Tüm atama ve terfilerde liyakat esas alınacak
- Vergi Politikaları
- Harcamadan değil, kazançtan vergi alınarak vergide adalet sağlanacak
- Vergi mevzuatı sade, anlaşılır ve uygulanabilir olacak
- Ücretlinin vergi yükü azaltılacak, gelir vergisi tarifesi farklı olacak
- Gelir Vergisi oranları küçük esnafı rahatlatacak şekilde yeniden düzenlenerek oranları indirilecek
- Kurumlar vergisi oranları kademeli olarak aşağıya çekilecek
- Bilişim teknolojilerini daha etkin kullanarak ve kamu mali yönetişim yapısını değiştirerek verginin tabana yayılması sağlanacak
- Etkin bir denetim mekanizmasının yanında idari ve hukuki tedbir ve önlemler geliştirilecek.
“TANIMIYORUZ” AÇIKLAMALARI ANLAMLI DEĞİL
-Döviz kurlarındaki yükselişle birlikte uluslararası rating kuruluşları, Türkiye’nin kredi notunu düşürmeye başladı. Siz bu değerlendirmeleri nasıl buluyorsunuz?
Yılmaz-Her ne kadar 2008 yılındaki küresel ekonomik krizi sonrasında derecelendirme kuruluşlarının güvenilirliği sorgulanmış olsa da; şirketler, ülkeler ve yatırım fonları bu kuruluşların verdiği notları baz alarak borç alıp vermekte ve yatırım kararlarını buna göre oluşturmaktadırlar.
Ülkemizde cari açık, faiz, enflasyon ve kur aynı anda yükselirken, en güvenilir alanımız olan bütçe dengesi bozulurken, bir yıl içinde ödememiz gereken dış borç tutarı da 240 milyar dolara ulaşmışken, üretmeyen bir ekonomi için derecelendirme kuruluşlarının kararlarını “tanımıyoruz” açıklamalarını anlamlı bulmuyoruz.
SANALİDE VE TARIMDA DÖNÜŞÜM PROJELERİ HAYATA GEÇİRİLECEK
-Türkiye, 2017 yılında 160 milyar dolara yaklaşan ihracatı ile adeta rekor kırdı. Ancak 240 milyar dolarlık ithalatta da benzer bir gelişme oldu. Dış ticaret açığını azaltmak için neler yapmayı planlıyorsunuz?
Yılmaz-Bildiğiniz gibi ihracatımız ara malı ithalatına dayalı olarak büyümektedir; katma değeri son derece düşük malların ihracatı gerçekleştirilebilmektedir. Bu yapıyı değiştirerek, ithalatı azaltan, ihracatı arttıran bir modele geçebilmek için:
Ekonomik Coğrafya yaklaşımımız ile Kalkınma Paradigmasını değiştireceğiz. Merkez-yerel ilişkisini güçlendirerek, yerel-ulusal-küresel olarak yeniden düzenleyeceğiz. Kalkınma hamlemizi yerelden başlatacağız. Her ilimizin önce Türkiye ekonomisine, ardından dünya ekonomisine eklemlenmesi için gerekli politikaları uygulayacağız.
Türkiye’de yerel ekonomileri Makroekonomik Ulusal Hedefleri gerçekleştirecek şekilde yeniden organize edeceğiz. Bu hedefi gerçekleştirmek üzere, her il ve/veya bölgenin kalkınma düzeylerine göre ekonomik havza ve il düzeyinde Sosyo-Ekonomik Kalkınma Programları uygulayacağız. Yatırım ve Teşvik Sistemini, Kalkınma Kurumlarını yeniden tasarlayarak her bir il için GSYH katkısı, istihdam artışı, ihracat ve bilgi ekonomisi hedefleri ile sosyal kalkınmaya ilişkin eğim, sağlık ve gelir dağılımı hedefleri belirleyeceğiz. Bu hedefleri temin etmek üzere Yatırım ve Teşvik Sistemini yenileyeceğiz. Kent ekonomilerini dünya ile rekabet ve entegrasyonunu güçlendirecek Sanayileşme ve Tarımda Dönüşüm ve Yenilik Stratejilerini hayata geçireceğiz.
İthal Girdi Destek Sistemi kurularak, gerçekleştirilen tüm ithalat içindeki ürünlerin katma değer ve kullanım oranlarını izleme ve değerlendirmesi yapılacaktır. Ayrıca cari açığı azaltmak, “İthal Girdi İzleme Değerlendirme Koordinasyon Kurumu” kurulacaktır.
E-Ticaret Platformu kurulacaktır. Özellikle Mikro ve KOBİ ölçekli firmaların uluslararası rekabet edebilirliklerini sağlamak için “TÜRK MALI” etiketli, “Devlet Güven Belgesine” dayalı ürün standardizasyonunu oluşturulacaktır. Bu standardizasyon ve yurt dışı ticari ilişki ve entegrasyon sayesinde ihracatımız ve ona dayalı istihdam yüksek oranlarda artacaktır.
İMTİYAZ DEVRİ İHALESİNE ÇIKACAĞIZ
-Türkiye’nin dış ticarette açık vermesinde 50 milyar doları aşan enerji ithalatının büyük payı var. Cari açık problemini de derinleştiren enerji ithalatını azaltmak, yenilenebilir enerji kaynaklarını harekete geçirmek için hangi projeleri hayata geçirmeyi planlıyorsunuz?
YıLmaz-Cari açık problemini çözebilecek en önemli unsurlardan biri, Ülkemizin ithal ettiği ve sahip olduğu doğal kaynaklardan ürettiği katma değer oranını sürekli ve sistemli olarak yükseltebilecek bir sürdürülebilirlik planını uygulamaya koymaktır. Bunu sağlayacak bir yapay zeka uygulamasını hayata geçireceğiz. Bu sayede kaynakların iş üretebilme potansiyellerini olası en yüksek oranda ekonomik çıktıya çevirecek şekilde, enerji alt/üst yapı planlamalarını devreye alacağız. Buna bağlı olarak, içeride kaynağını giderek daha fazla sürdürebilerek enerji dışa bağımlılığını kademeli olarak asgari seviyeye çekebilen bir Türkiye’ye kavuşacağız.
Bu kapsamda oluşturacağımız enerji politikalarımızda yerli ve yenilenebilir kaynaklara öncelik vereceğiz, enerji üretimine yönelik özgün teknoloji gelişimini sağlamak için kurulacak “Sürdürülebilir Mükemmeliyet Merkezleri”nde AR-GE ve inovasyon çalışmaları yapacağız.
Yeni yenilenebilir enerji teknolojilerinin ve araçların geliştirilmesi ve ticarileşmesi için teşvik mekanizmalarını hayata geçireceğiz. Güneş ve rüzgâr santrallerinin daha yüksek kapasitede üretim yapabilmesi için pil depolama teknolojilerine yatırım yapacaklara yönelik teşvik mekanizmaları geliştireceğiz. Deniz tipi rüzgâr santralleri için altyapı çalışmaları yapacağız, sahalar belirleyeceğiz. Tüm yasal süreçler çözülmüş halde imtiyaz hakkı devri ihalesine çıkacağız.
-Gelişmiş ülkeler, endüstri 4.0 devrimi ile yeni bir döneme girmiş durumda, Üretimde yüksek teknoloji, en önem verilen konu. Yapay zeka, yeni döneme damgasını vuran bir gelişme. İYİ PARTİ olarak bu konuda neler yapmayı planlıyorsunuz?
Yımkaz-Dünyada endüstrinin geleceğini değiştiren en önemli kavramlardan biri dijital dönüşümdür. Bu sayede akıllı hale getirilen fabrikalarda daha verimli, daha nitelikli ve karlı bir üretim gerçekleştirmek söz konusudur. Bunu sağlayan teknoloji ise, üretim planlamalarının optimize edilmesine imkan tanıyan yapay zeka uygulamaları ve bu uygulamaların yönettiği robot sistemlerdir. Bu teknolojilerin sonuç vermesi içinse, içinde bulunduğumuz yeni çağda, olabildiğine çok verilerin depolandığı büyük data (big data) sistemlerine ihtiyaç bulunmaktadır.
Biz de bu gerçeğin farkında olarak üretim alanlarımızın bir dönüşüm içerisine girmesini sağlayarak fabrikaların maksimum karlılıkta ve verimde çalışmasına imkan tanıyacağız.
YABANCI YATIRIMCILAR İÇİN TEŞVİK MEKANİZMALARI OLUŞTURACAĞIZ
-Türkiye, uzun yıllar yabancı yatırımcıların akınına uğradı. Her yıl milyarlarca dolarlık yatırım yapıldı. Ancak son yıllarda yabancı yatırımların girişinde ciddi azalma olduğu gibi, yerli bazı yatırımcıların da yabancı ülkelere kaydığı yönünde değerlendirmeler yapılıyor. Bu konudaki değerlendirmeniz nedir?
Yılmaz-2002 – 2017 yıları arasında finans ve sigortacılıkta (%35.1), telekomünikasyonda (%8.5), toptan perakendede (%5.6) gibi olmak üzere toplamda %61.8 hizmet sektörüne doğrudan yabancı yatırım gelmiştir. Bu yatırımlar da, var olan yatırımlara ortaklık şeklinde gerçekleşmiştir.
Asıl olan komple yeni yatırım (greenfield) niteliğinde, sanayi ve yüksek teknoloji ağırlıklı reel sektör yatırımları olup, bunları cazip kılacak şeffaf, güvenilir, evrensel hukuk normlarını esas alan, öngörülebilir bir yatırım ortamının varlığıdır. Bu itibarla bahse konu yatırım ortamını sağlayarak hem yerli hem de yabancı yatırımcıları ülkemizde tutacak siyasi, ekonomik ve hukuki altyapıyı tesis ederek gerekli teşvik mekanizmalarını oluşturacağız.
-Türkiye’nin gelişmesi, kalkınması için doğrudan yatırımlar büyük önem taşıyor. Bu noktada yabancı yatırımcılar, doğrudan yatırım yerine portföy yatırımı ile/sıcak para ile Türkiye’ye gelmeyi tercih ediyor. Sıcak parayı vergilendirerek cazip olmaktan çıkarmayı, doğrudan yatırımları ise teşvik ederek kalkınmayı sağlamak için neler yapacaksınız?
Yılmaz-2017 yılı sonu itibariyle ülkemize gelen doğrudan yabancı yatırımlar içindeki imalat sanayinin %23 civarındaki payının arttırılarak %50’nin üzerine çıkartılabilmesi için öncelikli olarak güven ortamı tesis edilecektir. Yabancı yatırımcıları cezbetmek için bürokrasi azaltılacak; sade, anlaşılır ve uygulanabilir bir vergi ve teşvik sistemi kurulacaktır.
GENÇ GİRİŞİMCİLERE 5 YIL VADELİ SIFIR FAİZLİ KREDİ
-İşsizlik, Türkiye’nin en önemli kronik sorunu olarak yıllardır devam ediyor. Hükümet, istihdamı artırmak, firmaları teşvik etmek için birçok adım attı. Bunun sonucunda işsizlik oranı, bir miktar geriledi, ama sonuç itibariyle işsizlik hala yüzde 10’un üzerinde. Yeni Parti olarak iktidara gelirseniz işsizliği azaltmak için neler yapacaksınız?
Yılmaz-Kalkınma plan ve programları; genç ve kadın girişimciliğini özendirmek ve istihdama katılım oranlarını artırmak için söz konusu kesimlerin nitelikli eğitimi, özellikle finansal ve bilişim okur-yazarlığı ile meslek edinimi, teknik, idari ve mali olarak desteklenmesini sağlamaya yönelik sistem ve modelleri içerek şekilde düzenlenecektir.
Şirket kurmayı planlayan veya 2 yıl içinde şirket kurmuş olan genç girişimcilere, projeleri ve şirketleri gerekli yeterlilikleri sağladığı takdirde 100 bin liraya kadar, 5 yıl ertelemeli 0 faizli kredi imkânı sağlanacak. Gençlerin kurduğu şirketlere belirli bir süre vergi muafiyeti uygulanacak ve yeni genç istihdamı sağlayan şirketler için gelir vergisi muafiyeti uygulanacak.
Ev kadınlarının ve mesleksiz gençlerimizin işgücü piyasalarına katılımlarını sağlamak için beceri eğimlerinin tespitine yönelik “Mesleki İhtiyaç, Talep, Takip Sistemi” oluşturulacaktır.
Meslek Yüksek Okulu mezunlarına kısa dönem askerlik imkânı verilecek, MYO ve Meslek Lisesi mezunları branşlarında çalışmaları durumunda mevcut ücretlerinden kesilen gelir vergisi, 5 yıl süreyle yarıya indirilecektir.
Kadın işgücünün nitelik gelişimlerini takip etmek ve iş garantili eğitim programları düzenlemek için “Ulusal İşgücü Karar Destek Sistemi” kurulacaktır.
Çalışan kadınların iş hayatından uzaklaşmamaları için, işe başladıklarında çocuklar için kreş desteği verilecek. Bu destekler, bireysel ve hane halkı gelir düzeyine göre kademeli olarak sağlanacaktır.
-Türkiye, geçmiş dönemlerde çift haneli enflasyon ile yaşadıktan sonra bunu tek haneli rakama indirmeyi başardı. Ancak son yıllarda enflasyon sürekli bir yükseliş içine girerek yüzde 10’un üzerine çıktı. Halkın satın alma gücünü düşüren, yoksul vatandaşlarımızı daha da yoksullaştıran, zengini daha zenginleştiren, gelir dağılımını bozan bu tabloyu tersine çevirmek için hangi politikaları uygulayacaksınız?
Yılmaz-Makroekonomik İstikrar Programımız ile kontrolden çıkmış durumdaki enflasyon, döviz kuru ve faizleri kontrol altına alacağız. Bu sayede özel sektörün önünü görebilmesini sağlayacağız.
Makroekonomik istikrar programında aşağıda yer alan konularda gerekli tedbirler alınarak etkinlik sağlanacaktır:
- Dengeli, kapsayıcı, sürdürülebilir büyüme ve kalkınma ile üretim ekonomisine geçiş,
- Finansal istikrar ve mali sektör politikaları
- Sermaye piyasaları
- Vergi politikaları
- Tasarruflar
CARİ AÇIK AZALTILACAK, DIŞ BORÇ DÜŞÜRÜLECEK
-Türkiye’nin önemli problemlerinden biri de dış borç yükü. 450 milyar dolarındaki dış borç tutarı, Türkiye’nin cari açık problemini daha da sıkıntılı hale getiriyor. Sadece bu yıl 200 milyar dolar civarında dış borç ödemesi gerekiyor. Türkiye’nin dış borç yüküne azaltmak için neler yapacaksınız?
Yılmaz-Dış borçlarımızın milli gelire oranı uzun bir aradan sonra ilk defa %50’yi aşmıştır. Dış borcun en temel sorunlarından birisi kronik cari açığımızın yüksek seyretmesidir. Cari açık ise yüksek ithalat girdi bağımlılığı, tasarrufların azlığı ve toplam faktör verimliliklerinin düşüklüğünden oluşmaktadır. Bu itibarla, katma değerli üretim ekonomisine geçilerek ihracat kapasitemiz artırılacak, borç borçla değil, üretimden elde edilen döviz gelirleriyle ödenerek cari açık azaltılacak, dış borç düşürülecektir.
Öte yandan ekonomimizin en önemli sorunu iç tasarrufların yeterli düzeyde olmamasıdır. Tasarrufların artırılması için güven ortamı tesis edilecek, girişim sermayesi, bireysel katılım sermayesi, bireysel emeklilik sigortası gibi sistemlerin cazip ve tercih edilebilir hale getirilmesi sağlanacaktır. Hisse senedi piyasaları küçük yatırımcının korunduğu bir alan haline getirilecektir.
TARIMSAL ÜRETİM VE TİCARET BÖLGELERİ KURULACAK
-Türkiye, tarımda kendi kendine yeten ve ihracatçı bir ülke konumundan, ithalatçı bir konuma geldi. Organik tarım, dünyada çok önemli bir husus. Türkiye’yi tarımda ihracatçı hale getirmek, organik tarımda sözsahibi olmak için ne gibi çalışmalar yapacaksınız?
Yılmaz-Hammadde, su, enerji gibi kaynakları koruyan ve etkin kullanan tüm değer zincirlerinde gıda kayıp, israf ve atıklarının önlendiği ya da değerlendirildiği döngüsel bir tarım ekonomisi oluşturacağız. Hedefimiz yeterli miktarda kaliteli ve güvenli gıdaya erişilebilir fiyatlardan ulaşmak, gıda ve içecek sanayisinin rekabet gücünü artırmak, gıda güvenliği konusunda toplumda oluşan kaygıları gidermek, bu amaçla tarım ve hayvancılıkta verimliliği esas alan destekleme politikalarına geçiş ve destekleme politikalarının etki analizlerinin yapıldığı bir sistem kurulacaktır. İklim değişikliği risklerinin yönetilmesi, tarımsal desteklerin bu riskler çerçevesinde tasarlanması ve gıda sektörünün karbon ayak izinin azaltılması hedeflenecektir.
- Tarımsal Ar-Ge teşvik edilecek. “Atatürk Orman Çiftliği Tarımsal Araştırma ve Teknoloji Geliştirme Enstitüsü” kurulacak.
- “Tarımsal Üretim ve Ticaret Bölgeleri” kurulacak
- Tarımdaki verimliliği ve etkinliği arttırabilmek, ölçek ekonomilerini yakalayabilmek, çiftçinin gelir ve refah düzeyini yükseltebilmek için üst kullanım hakkına dayalı “Tarımsal Üretim ve Ticaret Bölgeleri” kurulacak.
- İşletme toplulaştırmasını içeren bölge ve kooperatif temelli üretim ve ticaret modeli kapsamında; arazi ve üretimin planlaması ve yönetimi, toprak, su ve ürün güvenliğinin denetimi, yüksek teknolojilerin kullanımı, girdi ve stok maliyetinin yönetimi, lojistik, pazarlama ve satış sisteminin oluşturulmasına ilişkin gerekli işbirliği ve altyapının tesisi için “Tarımsal Üretim ve Ticaret Kurumu Başkanlığı” kurulacak.
- Tüm destek ve teşvikler bu sistem üzerinden uygulanacak, izlenecek ve değerlendirilecek. Bu model, uygulamaya geçene kadar küçük çiftçi tanımının kapsamı artırılacak, vergi muafiyeti genişletilecek.
- Sulama birliklerine su kullanım hakkı iade edilecek.
- Büyükşehirlerin kırsal kesiminde mahalleye dönüşen köylere tekrar köy statüsü verilecek.
- Stratejik öneme sahip ürünlere yönelik coğrafi işaret bazlı üretim planlaması yapılacak, üreticinin hakkı korunacak.
- Ürün borsaları etkinleştirilecek.
- Meralar, köy tüzel kişiliğine devredilecek, ıslah edilmeleri sağlanacak.
- Organize Hayvancılık Bölgeleri yeniden düzenlenecek, hayvancılıkta işletme toplulaştırması yapılacak. Bu uygulama kapsamında, devletin gözetimi ve desteği ile mera ve yem bitkileri ekim alanları etrafında hayvancılık işletmeleri toplulaştırılacak, küçük ölçekli hayvancılık işletmelerinin maliyetlerinin düşürülmesi ve verimliliklerinin arttırılması sağlanacak.
- Türkiye Bütünleşik Su Projesi hayata geçirilecek.
- Türkiye Tarım Havzasına dönüştürülecek. Türkiye Tıbbi ve Aromatik Bitki üretiminde Avrupa’da birinci konuma getirilecek.
- Hazine adına kayıtlı veya tescil dışı kalmış tarıma uygun toprak reformu kapsamındaki arazileri, en az 15 yıllık bir süre için ölçek ekonomisine uygun proje uygulayacak olan genç tarım müteşebbislere karşılıksız olarak devredilecek.
- Çiftçilerimiz mazotu %50 indirimli kullanacak.
- Çiftçilere İŞKUR aracılığı ile işletmecilik eğitimleri verilecek.
- Çiftçi Çağrı Merkezi kurulacak.
-Yapılan çalışmalarla tarihi İpek Yolu yeniden hayat buluyor. Pekin’den Londra’ya kadar kesintisiz tren ulaşımı sağlanıyor. Bu proje konusunda siz ne düşünüyorsunuz? Bu konuyla ile ilgili siz neler yapacaksınız?
Yımmaz-Trans Asya Yatırım, Ticaret ve İşbirliği Platformu kurulacaktır.
Avrupa’dan başlayıp, Asya Pasifik bölgesine kadar uzayacak “Kuşak ve Yol” projesi kapsamında oluşturacağımız lojistik ticaret merkezlerini, Kara-Deniz-Demir ve Havayolları ile bütünleştirilecektir.
Projenin hedefleri:
- Teknoloji transferini sağlamak,
- Üretim ve istihdam artışına imkan vermek,
- Yüksek katma değer ve teknoloji ihtiva eden doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının girişini arttırmak,
- Mikro, KOBİ ve büyük ölçekli girişimcileri yeni pazarları içeren ihracata yönelik yatırım ve üretimlere teşvik etmek ve
- Uluslararası yatırım, ticaret ve işbirlikleri ile rekabet kapasitelerini arttırmak olacaktır.
Platform ile yerli ve yabancı girişimcilerin münferiden ya da ortak olarak yürütecekleri faaliyetler için yapı ve tesislerin oluşturulması sağlanacaktır. Söz konusu proje ile önümüzdeki 5 yıl içinde 3 milyon kişilik ek istihdam ve 150 milyar dolar ek katma değer sağlanacaktır.
-Türkiye’nin 2023 yılında iki büyük hedefi var: 500 milyar dolarlık ihracat ve dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girmek. Mevcut büyüme hızı ve ihracat artışı ile bu seviyeye ulaşmanın çok zor olduğu yönünde değerlendirmeler yapılıyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Yılmaz-İYİ Parti iktidarında sürdürülebilir, dengeli ve kapsayıcı büyüme ve kalkınma modeli ile yerel-ulusal-küresel ilişkisi tesis edilecektir. Bu kapsamda ülkemiz sanayi ve ticaret altyapısı ile dünya ekonomik sistemine entegre olacak şekilde yapılandırılarak ilk 10’a girilmesi sağlanacaktır.
-İYİ PARTİ Meclis çoğunluğunu elde eder ve Hükümet kurulursa, önümüzdeki 4 yılda nasıl bir Türkiye göreceğiz?
Yılmaz-OHAL olmayan, yargının bağımsız ve tarafsız olduğu, devlet kurumlarındaki tüm atama ve terfilerde liyakatın esas alındığı, kamu yönetiminde şeffaf ve hesap verebilir bir yapının olduğu, yatırımlarda ileri teknolojiye dönük, katma değer yaratan, ve rekabet edebilir bir üretim altyapısının oluşturulduğu, sade, anlaşılır bir vergi ve teşvik sisteminin kurulduğu, teşvik sisteminin etkin bir takip ve değerlendirme yapısına sahip olduğu, ülkenin ekonomik ve ticari altyapısının yerelden ulusala, ulusaldan küresele bir model içinde oluşturulduğu; bunların neticesinde refahın, huzurun ve mutluluğun arttığı Model İYİ Türkiye’yi göreceğiz.
-Eklemek, vurgulamak istediğiniz bir husus var mı?
Ylmaz-24 Haziran’da yüzünü Türkiye güneşe, 25 Haziran’da ise Dünya İYİ’leşen Türkiye’ye dönecek.
Turcomoney