TBMM (AA) – Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, TBMM Genel Kurulunda, 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi’nin tümü üzerindeki görüşmelerin ardından hükümet adına soru ve eleştirileri yanıtladı, değerlendirmelerde bulundu.
Tüm gün, ülkenin kalkınma yolculuğu, başarı hikayeleri ve ayakları yere basan gelecek perspektifi hiçe sayılarak, pek çok tek taraflı, ağır eleştiriler yöneltildiğini belirten Oktay, “Muhalefetin Türkiye’nin gerçeklerinden uzak olduğunu zaten iyi biliyorduk ama bu kadar icraat körü olmak, millete faydalı ne varsa bu derece karşısında durmak artık gerçeklerden uzaklaşmaktan da öte milletten kopuşunuzun bir göstergesi. Uzunca bir süredir iktidar olma umudunuzu tümden yitirip, iyiden iyiye tükenmişlik sendromu belirtileri gösterdiğinizi görebiliyorduk. Cumhuriyet’in 100. yılına yaklaşırken, CHP’nin tek parti dönemi nostaljisi yaşadığını, yarım asrı aşan başarısızlığın etkisiyle bir buhran içinde sürüklendiğini de üzülerek izliyoruz.” diye konuştu.
“Histeri krizleriyle kaleme kağıda sarılıp, karşılıksız mektuplar yazıyor, Türkiye’nin geleceğine kastedenlerden medet umuyorsunuz.” ifadesini kullanan Oktay, “Sizin o ülkemizi sağa sola şikayet ettiğiniz ümitsiz mektuplarınıza; abilerinizden, vesayet odaklarından beklediğiniz cevap gelmez. Çok beklersiniz. Samimiyetsizliğinizi tüm milletimiz biliyor.” görüşünü dile getirdi.
Milletvekili sıralarından kendisine laf atılması üzerine Oktay, “Ben sizi dinliyorum, sabahtan beri söylemediğinizi bırakmadınız, yapmadığınız hareket kalmadı. 50 yıldır sabrediyorsunuz biraz daha sabredin.” karşılığını verdi.
Oktay, “Yozgat’ta ayrı, Meclis’te ayrı konuştuğunuzu; Anadolu’da Kandil’i yerle yeksan etmekten söz edip, gelip terörle mücadele tezkeresine ‘sayın Öcalan’ diye söze başlayan HDP’nin güdümünde Meclis’te ‘hayır’ oyu verdiğinizi bu millet görüyor.” dedi.
“Bir de demokratlıktan bahsetmiyor musunuz?”
“Helalleşme de neymiş, sadece insanları avutmak, sömürmek” diyerek, sadece 5 ay sonra sözde helalleşme yolculuğuna çıkılan tutarsızlığı herkesin gördüğünü belirten Oktay, şöyle konuştu:
“İşi gücü bırakıp devlet kurumlarının kapısına dayanan zorba tavırlarınızı ise hepimiz hayretle izliyoruz. Elinizde taş, sopa, molotof eksik; onu da görsek artık şaşırmayacağız. Ne de olsa farklı ittifaklar içerisindesiniz. Çiftçiye, esnafa, öğretmene, iş insanlarına, memura, tehditler savurup devletin çalışanlarına hakaretler, tehditler savurup, bir de demokratlıktan bahsetmiyor musunuz?
Şehit yakınlarına küfredenler, sonradan ‘kastımı aştım’ diyerek devletin üst düzey yöneticilerine, bürokratlarına, affedersiniz ‘kucağımıza düşecekler’ diyecek kadar üslubunu bozanlar bize onurdan, şahsiyetten bahsedemezler. Bizler onurumuzla çalışır, gerektiği yerde de gerekenleri konuşur, gerekenleri yaparız. Ama bir özelliğimiz vardır; boş konuşmayız. Elinize bir kağıt alıp, çalakalem helalleşilecek kesimler listesi yaparak bu karanlıktan sıyrılamazsınız. Sona geldiğinizi kabul ederek, illaki helalleşip veda edecekseniz eğer önce samimi olacaksınız. O listeye tüm zulmettiklerinizi, ötekileştirdiklerinizi, yok saydıklarınızı, hakir gördüklerinizi yazacaksınız.”
Oktay, kendine tepki gösteren milletvekillerine, “Buraya vurmakla ya da elinizle yaptığınız hareketlerle helalleşme olmuyor. Bilinçaltınız ortaya çıkıveriyor.” diye karşılık verdi.
“Bunu yapabilecek samimiyet ve yürek sizde yok”
“Darbelerle yok ettiğiniz nesillerle, üniversite kapısından çevirdiğiniz kızlarımızla, ‘bidon kafalı’ diyerek aşağıladığınız vatandaşlarımızla helalleşebilecek misiniz? Diyarbakır anneleriyle, aziz şehitlerimizin aileleriyle, gazilerimizle helalleşebilecek misiniz?” sorularını yönelten Oktay, A4 ile değil deste deste kağıtla helalleşme listesi hazırlığı yapılması gerektiğini söyledi.
Ayrıca helalleşmede dil ile ikrarın yetmeyeceğini, bunu kalp ile tasdik etmek ve icraat ile de pekiştirmek gerektiğini dile getiren Oktay, “Bunu da zaten yapabilecek samimiyet ve yürek sizde yok.” dedi.
Laf atmaların artması üzerine Meclis Başkanı Mustafa Şentop, araya girerek, laf atmaların sürekliliği halinde “uyarma” cezası vereceğini bildirdi.
Fuat Oktay, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun bugün söylediği “Devletin içinde sizin ulaşamadığınız yerlere biz ulaşıyoruz” sözünün, ne devlet adamlığına ne de demokratik siyaset anlayışına yakıştığını ve böyle bir şahsın devleti de yönetemeyeceğini belirtti.
Oktay, “FETÖ terör örgütü ve vesayet odakları ile iç içe olmanız size fayda vermeyecek. Milletimiz size geçit vermez. Nasıl ki geçmişte geçit vermemişse bugün de gelecekte de geçit vermeyecek, hayallerinizle baş başa kalacaksanız. Milletin kürsüsünden hareket çekenlere, millet öyle bir hareket çeker ki ömür boyu kendinize gelemezsiniz.” değerlendirmesinde bulundu.
Laf atan milletvekillerine “Ağırınıza mı gitti, Genel Başkanınızın yaptıklarını söylüyorum, busunuz, ayna tutuyorum.” diyen Oktay, “Sadece kendinizden değil milletin teveccühünden de umudunuzu kesmiş durumdasınız ki Mehmetçiğimizi şehit eden dağdaki terörist ve yandaşlarıyla, firardaki satılmış, hain FETÖ mensuplarıyla ve vesayet odaklarıyla ittifak arayışındasınız.” ifadelerini kullandı.
“Ağlayarak günlüğünüze yazabilirsiniz”
“Milletimiz için hayata geçirdiğimiz sayısız kamu hizmetini, yurt içinde ve yurt dışında verdiğimiz çetin mücadeleyi ve gelecek vizyonumuzu tümüyle yok saymanızı, görmezden gelmenizi işte bu içine düştüğünüz son çırpınış ve umutsuzluk sarmalına bağlıyoruz.” diyen Oktay, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yapılan konuşmalarda bu tükenmişlikle çarpıtmaya çalıştığınız konulara da açıklık getireceğim. Bunları da mektuplarınıza değil belki ama ağlayarak günlüğünüze yazabilirsiniz.
2022 bütçesi güçlenen, kalkınan, büyüyen Türkiye’nin bütçesidir. Bütçemiz; yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve büyüme odaklı bir yapıdadır. 2022 bütçesi; inovasyonun, teknolojinin, durmadan ilerleyen Türkiye’nin bütçesidir. Bu bütçe; işçinin, çiftçinin, KOBİ’lerimizin, üreticimizin, sanayicimizin, memurun, emeklinin; genciyle yaşlısıyla 84 milyon milletimizin bütçesidir. Toplumun tüm kesimlerine hitap eden, sahip çıkan programlar, destekler ve ödenekler barındırmaktadır. Emeğin, barışın, refahın, istikrarın ve bölgesinde söz sahibi, oyun kurucu Türkiye’nin bütçesidir. Buna rağmen, bütçemizin bir ‘savaş bütçesi’ olduğunu söyleyenlere sesleniyorum: PKK, DEAŞ ve hain FETÖ terör örgütleriyle mücadelemiz sizi rahatsız mı ediyor? Sizi rahatsız etse de biz mücadelemize devam edeceğiz. Türkiye-Suriye sınır hattında oluşturulmak istenen terör devletini önlememiz mi sizi rahatsız etti? Sizi rahatsız etse de sınırımızın yanı başında bir terör devletine asla izin vermeyeceğiz. Ermenistan işgaline karşı, Karabağ’da Azerbaycan’ın yanında olmamız, Akdeniz’de varlığımızın tescili Libya ile yaptığımız anlaşmalar mı sizi rahatsız etmekte? Rahatsız olsanız da devam edeceğiz. Savunma sanayindeki gelişmelerle elde ettiğimiz bağımsızlık mı sizi rahatsız etti? Rahatsız etse de devam edeceğiz. Dışarıdan ve içeriden gelecek her türlü tehdide karşı mücadele etmekte kararlıyız. Siz isteseniz de istemeseniz de.”
“Anlamanız için sabah akşam tekrar etmemiz gerekiyor”
Döviz kuru ve fiyat artışı tartışmaları üzerinden şekillenen eleştirilere de yanıt veren Oktay, topyekün bağımsız ekonomi politikalarının temelini tekrarlamakta yarar gördüğünü söyledi.
Bu ekonomik tercihlerini, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonundaki sunuşunda ve sabahki konuşmasında anlattığına dikkati çeken Oktay, şunları kaydetti:
“Anlattım ama belli ki anlamanız için sabah akşam tekrar etmemiz gerekiyor. Ülkemizin güçlü makroekonomik göstergeleri ile ekonomik aktivitedeki canlılık ortadayken, döviz kurunda görülen son hareketlerin ekonomik temelinin olmadığı açıktır. Ülkemizde kurlarda yaşanan artışlar dolar endeksinin dünyada artıyor olması, manipülatif hareketler ve döviz talebini artıran etmenlerle daha belirgin hale gelmektedir. Tüm bu etmenlerin üstesinden gelmek için önümüzdeki dönemde yatırım, istihdam ve üretim öncelikli, ihracat odaklı, daha dengeli ve sürdürülebilir bir büyümenin sağlanmasını amaçlıyoruz. Döviz talebimizi artıran etmenleri ortadan kaldırmaya ve sektörler bazında cari işlemler dengesini orta ve uzun vadede kalıcı olarak iyileştirmeye güçlü şekilde odaklanmış durumdayız. Bu doğrultuda ara malı ithalatını ve enerji harcamalarını azaltıcı; ithal ikame yerli üretimi güçlendirecek ve ihracatı artıracak politikalarımızı birer birer hayata geçiriyoruz.
Ülkemizde ilk defa üretilecek elektrikli araç sistemleri ve lityum-iyon teknolojisine sahip batarya üretimi, tamamen dışa bağımlı olduğumuz çinko ihtiyacının yarısını üretecek Çinko İzabe Tesisi, ülkemizin polipropilen üretimi kapasitesini yaklaşık dört katına çıkaracak yatırımlar ve büyük kalibre silahların üretimi gibi alanlarda yerli sanayimizi destekliyoruz.”
Oktay, “Temel hedefimiz daha çok üreten, daha çok kazandıran, kazancın tüm milletimize fayda sağladığı, refahı kalıcı olarak yükselten, bağımsız bir ekonomik yapı inşa etmektir.” diye konuştu.
Kaynakların, yüksek faize heba edilmesindense, doğrudan reel sektöre yönelmesini sağlamaya çalıştıklarını belirten Oktay, bu vesileyle kaynakların, kurda ve fiyat artışlarında sağlanacak dengeyle birlikte, tümüyle yatırıma, üretime, istihdama yöneleceğini söyledi.
Bu yaklaşımın, hem enflasyonun kalıcı olarak düşmesine hem de büyümede arzu edilen noktalara gelinmesine imkan sağlayacağını kaydeden Oktay, “Manipülatif hareketlerle kurun yeniden yükselmesine neden olan fırsatçıların da farkındayız. Ekonomimizi kısır döngüye sokmaya çalışan bu fırsatçılara kesinlikle izin vermeyeceğiz.” ifadelerini kullandı.
Salt faizleri artırarak enflasyonla mücadele edilmesi politikasının soruna kalıcı çözüm getirmediğinin bundan önce defalarca görüldüğünü anlatan Oktay, yüksek faizle sıcak para çekilmesini takiben yerli üretimi yok eden, üretim maliyetlerini artırarak yapısal enflasyonu kalıcı hale getiren bir modelin, enflasyonla kalıcı mücadele aracı olarak nitelendirilemeyeceğinin altını çizdi.
“94’le ilgisi olmayan başarılı bir Türkiye tablosu vardır”
“Ülkemizin kaynaklarını küresel sermayeye aktaran, ekonomiyi bağımlı hale getiren ve büyümeyi istikrarsızlaştıran manipülatif vesayetin; yatırımı, üretimi ve istihdamı içten içe çürütmesine müsaade etmeyeceğiz.” diyen Oktay, “Bu sayede, halihazırda her ay yeni bir tarihi rekor kıran ihracattaki artışın, gelecek yıllara da taşınması sağlanacak, cari açık verip bu açığı dış borçla finanse eden değil, cari fazla veren bir ekonomik yapı kurulacaktır.” dedi.
“Ekonomide de dünya 5’ten büyüktür” dediklerini ve demeye devam edeceklerini ifade eden Oktay, Türkiye’nin “yüksek büyüme hızlarında yüksek cari açık verir” tezini yalanlarcasına büyük bir başarıya imza atmakta olduğunu dile getirdi.
Bir milletvekilinin cari fazla veriyor olunmasını cari fazla verilen 1994 ve 2001 yıllarındaki kriz dönemlerine benzettiğini aktaran Oktay, “1994’te cari fazla verirken ekonomimiz yüzde 5,5 oranında küçülmüştür. Yine 2001’de cari fazla verilirken ekonomimiz yüzde 6 küçülmüştü. Bugün, cari fazla veriyoruz ve 2021 yılında yüzde 10 gibi rekor bir düzeyde büyüyoruz. Yani, hem cari fazla veren hem de güçlü bir büyüme ivmesi yakalamış 94’le ilgisi olmayan başarılı bir Türkiye tablosu vardır.” yorumunu yaptı.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, şöyle devam etti:
“İnsanımızın işiyle, aşıyla, geleceğiyle dertleniyoruz. Topyekün bağımsız bir ekonomi yönünde mücadelemizle faiz lobileri ya da para baronları değil; işçimiz, esnafımız, KOBİ’lerimiz, çiftçilerimiz; genciyle yaşlısıyla tüm milletimiz kazanacaktır. Buradan milletimize özellikle gençlerimize sesleniyorum; vesayete, teröre, darbecilere karşı nasıl birlik beraberlik içinde mücadele ettiysek, faiz lobilerinin ekonomimize ördüğü ağlarla da birlikte mücadele edelim. Geleceğimizi kurtaracak bu dönüşümün sancılarını geçmişte olduğu gibi omuz omuza atlatacak, geride bırakacağız.
Bunu da çözeceğimizi göreceksiniz.”
“Reel ekonomimiz bu tehditleri boşa çıkaracak güç ve kabiliyettedir”
Orantısız ve haksız fiyat artışlarıyla milleti paniğe ve karamsarlığa sürükleme niyetinde olanların karşısında olduklarını ifade eden Oktay, fiyatlar genel seviyesindeki artışın da kurlarda yaşanan dalgalanmanın da farkında olduklarını söyledi.
Öncelikle salgının oluşturduğu arz ve talep dengesizliği kaynaklı başlayan ve tedarik sorunlarıyla daha da artan küresel fiyat artışlarından Türkiye’nin olumsuz etkilendiğinin bir gerçek olduğunu belirten Oktay, küresel enerji, emtia ve navlun fiyatlarının etkisiyle tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de fiyatlar genel seviyesinin yükseldiğini aktardı.
Bu süreçte işçi, memur, emekli, esnaf dahil enflasyondan etkilenen tüm kesimlere gereken desteği vereceklerini ve vatandaşı enflasyona asla ezdirmemeye kararlı olduklarını vurgulayan Oktay, “Reel ekonomimiz bu tehditleri boşa çıkaracak güç ve kabiliyettedir. Artık ülkemizin ulaştığı seviye algı operasyonları ile döviz manipülasyonları ile zayıflatılacak ve engellenecek bir seviye değildir. Enflasyonla mücadeleyi kararlılıkla sürdürmek, yurt içi tasarrufları artırmak, özel yatırım kaynaklı büyüme yapısını kurmak, alternatif finansman yöntemleri ile yeni yatırım araçları oluşturarak para ikamesini azaltacak uygulamaları hayata geçirmek ve finansal istikrarı güçlendirmek temel makroekonomik önceliklerimiz olacaktır.” diye konuştu.
Bu amaçla, hızla gerçekleştirilecek ilave istihdama destek paketi ile yerli ve milli üretimi özendirici destek paketleri ile üreten kesimin yanında olmaya devam edeceklerini kaydeden Oktay, 2021 yılının ikinci yarısından itibaren başlayan faiz indirim sürecinin, hanehalkının ve firmaların krediye erişim imkanını ve finansal şartları rahatlatarak tüketim ve yatırım harcamaları üzerinde olumlu bir etki ortaya çıkaracağını dile getirdi.
Ekonomik temellere dayanmayan bu kur hareketlerinin en kısa sürede piyasa açısından rasyonel bir noktada dengeye ulaşacağını aktaran Oktay, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Enflasyonla tek başına faiz kararları ile mücadele edilmeyeceğinin kabulüyle kamu maliyesindeki imkanlarımızı da kullanarak başta enerji olmak üzere küresel fiyatlardan kaynaklanan maliyet artışlarını, vatandaşlarımıza yansıtmamak için gerekenleri yapıyoruz. Ayrıca kur dalgalanmalarından faydalanmaya çalışan fırsatçılara da göz açtırmıyoruz. Temel gıda ve ihtiyaç maddelerindeki fiyat hareketleri Ticaret Bakanlığımız tarafından yakından takip ediliyor. Diğer taraftan, bakliyat, yağ, sebze ve meyve, et ürünleri, süt ürünleri, temizlik malzemeleri gibi ürün gruplarında toplam 31 çeşit ürüne yönelik olmak üzere, zincir marketlerin fahiş fiyat artışı yapıp yapmadıkları hususu Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu tarafından inceleniyor. Vatandaşımızın bir kuruşunun bile haksız yere heba olmasına izin vermeyeceğiz. Diğer taraftan milletimizin bütçesini korumak için gerek gıda arzında bir eksiklik yaşanmaması, gerekse üretim maliyetlerindeki yükün azaltılması yönünde çalışmalarımız devam etmektedir.”
Artan hammadde fiyatlarının et, süt ve yem üreticilerinin maliyetleri üzerindeki olumsuz etkisini hafifletmek üzere Yem Regülasyon Çalışmasının Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından başlatıldığını, Toprak Mahsulleri Ofisi stoklarındaki hububat, hayvancılıkla uğraşan çiftçilere, kanatlı entegre tesislerine ve yem sanayisine uygun fiyatlarla satışa sunulduğunu hatırlatan Oktay, gıda arzında stratejik öneme sahip tahıllar, baklagiller, yağlı tohumlu bitkiler ve tıbbi aromatik bitkiler gibi ürünlerin üretiminin artırılması, katma değeri yüksek olan sebzelerin yetiştiriciliğinin yaygınlaştırılması gibi projelerle tarımsal üretimi desteklediklerini kaydetti.
Bu doğrultuda 2017 yılında 12,9 milyar lira olan tarımsal destek miktarını 2 kat artırarak 2022 yılında 25,8 milyar liraya çıkaracaklarını bildiren Oktay, hayvan varlığını, et, süt, yumurta ve bal başta olmak üzere yerli hayvansal üretimini de en güçlü şekilde desteklemeye devam edeceklerini belirtti.
“Bu zihniyetin Türkiye’de taş üstüne taş koymaya ne kadar karşı olduğu açıktır”
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Şunu da sileceğim, bunu da vereceğim” gibi vaatler vererek, geçmişteki “Siz ne veriyorsanız ben 5 fazlasını vereceğim” diyen siyasetçileri hatırlattığını kaydetti.
Türkiye’nin dört bir yanında yükselen dev eserleri inşa etmekte kullanılan kamu özel iş birliği modelini hedef alarak, aslı astarı olmayan yorumlar yapıldığını anlatan Oktay, “Bu zihniyetin Türkiye’de taş üstüne taş koymaya ne kadar karşı olduğu açıktır. Bir dikili ağacı olmayanlar, milletimizin rahatça faydalandığı konforlu hastaneleri, her gün geçtiğiniz güvenli ve modern yolları, ülkemize doğrudan yatırım sağlayan iş birliklerini fütursuzca eleştirmekten çekinmiyorlar. Şimdi şehir hastanelerine karşı çıkan zihniyetin geçmişte hastane kapısında, ilaç kuyruğunda bekleyen milletimiz için hiçbir şey yapmadığını iyi biliyoruz. KÖİ modeliyle inşa edilen modern köprü ve yollara karşı çıkanlarla dün İstanbul’da inşa edilen tüm boğaz köprülerine, Marmaray’a, Avrasya Tüneline karşı çıkanlar ayni kişiler, aynı zihniyet.” değerlendirmesinde bulundu.
“Terörle mücadelede yanımızda olmayıp Kandil’den ‘aferin’ almayı tercih edenler de yine bunlar.” diyen Oktay, “AKM diye Gezi Parkı diye ortalığı ateşe verenler de bunlar… Ne oldu, Atatürk Kültür Merkezini eskisinden katbekat daha iyi şekilde inşa etmedik mi? Sizleri de davet ediyoruz, buyurun gelin görün. Dilinize doladığınız şehir hastaneleri özellikle Kovid döneminde kaç vatandaşımıza şifa oldu, kaç hayat kurtardı haberiniz var mı? Size kalsa başka ülkelerde gördüğümüz o koridorlarda hastaların yerde yattığı acı manzaralar, salgın döneminde Türkiye’de de yaşanırdı.” ifadelerini kullandı.
“KÖİ projelerinin oluşturduğu katma değeri görmemek için idrak perdelerinizin kapalı olması gerekir”
Oktay, kamu özel iş birliklerinin inşa ve ihya projeleri olduğunu, en kaliteli altyapı hizmetlerini vatandaşlarla en hızlı şekilde buluşturmak için olduğunun altını çizdi.
KÖİ modelinin, sadece Türkiye’de de değil, dünyada 134 ülkede de yaygın olarak kullanılan bir model olduğunu dile getiren Oktay, şunları kaydetti:
“Dünyadan haberiniz olsun biraz. Gelin rakamsal karşılaştırmalara da bakalım; Örneğin en son KÖİ projelerimizden birine bakalım; Malkara-Çanakkale Otoyolu ve 1915 Çanakkale Köprüsü: Projenin toplam maliyeti 3,84 milyar avrodur. Her türlü bakım onarım ve işletme maliyetlerinin yüklenici firmaya ait olacağı 10 yıl 8 aylık işletme süresince bakanlığın net karı 520 milyon avroya ulaşacaktır. Bu süre sonunda da köprü ve otoyollar yenilenmiş olarak devlete devredilecektir. Bunu da çok iyi biliyorsunuz ama ısrarla milletimizden gizlemeye çalışıyorsunuz. Milletimiz bunu çok iyi bilir. Hatta sizin teşkilatlarınız bunu çok iyi bilir. Dün sosyal medyadan paylaştığınız otoyollara bakın. O arkadaşları tebrik ediyorum. Sizin ekibinizden çekmişler, Türkiye’yi anlatıyorlar. En azından hakkaniyetli olanlar var aranızda. Teşekkür ediyorum onlara. Toplam yıllık istihdama etkisi ise 52 bin kişiye ulaşacaktır. Ülkemizde KÖİ modeli ile gerçekleştirilen ve yakın zamanda ihalesi yapılan Antalya Havalimanı projesi; KDV dahil 8 milyar 555 milyon avroluk ihale bedeli son yıllarda ülkemize ve ekonomimize olan güvenin bir yansımasıdır. Rakamlar ve eserler somut şekilde ortadayken KÖİ projelerinin oluşturduğu katma değeri görmemek için idrak perdelerinizin kapalı olması gerekir.”
“Türkiye’nin mega projelerinden biri”
Kanal İstanbul Projesi’ni “Türkiye’nin mega projelerinden biri” olarak tanımlayan Oktay, Kanal İstanbul Projesi’nin Türkiye’ye her açıdan değer katacak hamlelerin başında geldiğini belirtti.
Projenin, Karadeniz havzasında son yıllarda artan ticaret hareketliliğini, liman ve gemi sayılarındaki artışa bağlı olarak oluşan İstanbul Boğazı’nın trafik yükünü ve trafiğe bağlı tüm riskleri azaltacağına dikkati çeken Oktay, şöyle devam etti:
“Kanal İstanbul, yüzde 52’si yeşil alanlardan oluşan Türkiye’nin en stratejik ve çevreci şehircilik projesidir. Tabii Akdeniz’de denklemleri değiştiren Türkiye, Marmara ve Karadeniz’de böyle önemli adımlar atınca rahatsız olurlar. Bulduğumuz doğal gaz rezervlerini, kendi imkanlarımızla çıkaracak ve milletimizin kullanımına sunacak olmamızdan rahatsız olurlar.
Plan ve Bütçe Komisyonu’ndaki eleştirilerden ve sorulardan biri neydi biliyor musunuz? ‘Karadeniz’de bulduğunuz doğal gaz da hayal herhalde öyle bir şey yoktur.’ Gerçeklerden, bilimsellikten, Türkiye ile ilgili güzel bir haberden mutlu olmaktan uzak olursunuz. 2023’te doğal gazı Filyos’a getirdiğimizde de işletmeye aldığımızda da zaten kullanmaya başlayacaksınız; ilk kullananlar da siz olacaksınız. Sınırlarımızın dibinde kurmaya çalıştıkları terör devletini yerle bir edince rahatsız olurlar. Savunma sanayinde yakaladığımız yerlilik oranını kimya sanayine, ilaç sanayine, demir çeliğe, lityuma, çinko ya da diğer alanlara yayacağımızı söyleyince rahatsız olurlar.”
“Ülkemizi muhtaç ve zayıf göstermek istiyorlar”
Türkiye’nin kendi gerçeklerine göre attığı, yeni ekonomik tercihler de dahil her türlü bağımsız adımdan rahatsız olanların Türkiye’nin el açmasını istediğini dile getiren Oktay, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Orman yangınlarıyla eş zamanlı başlattıkları ‘help Turkey’ suni kampanyasında olduğu gibi, ülkemizi muhtaç ve zayıf göstermek istiyorlar. Öyle bir Türkiye yok. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde Cumhur İttifakı gibi bir milli mutabakat zemini üzerinde yükselen, kendi kararını kendisi veren, en kritik ihtiyaçlarını kendisi üreten, bölgede söz sahibi ve kendi göbeğini kendisi kesen bir Türkiye var. Sizin mektup yazarak el açtıklarınıza muhtaç olmadık, olmayacağız. 84 milyon vatandaşımız ve gözünü, gönlünü Türkiye’ye çevirmiş gönül coğrafyamız için başka Türkiye yok. Hepimiz için başka Türkiye yok. Ülkemizin gerçeklerine uyumlu şekilde yerli ve milli politikalarla milli duruşumuzu sürdürmeye, ‘olmasın’ diye uğraştığınız mega eserleri birer birer hayata geçirmeye devam edeceğiz.”
“Yetkiyi belirleyen halkın iradesidir”
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne ilişkin eleştirilere de değinen Oktay, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne, Anayasa değişikliği referandumunun millet tarafından onaylanmasından sonra geçildiğini anımsattı.
“Yetkiyi belirleyen halkın iradesidir.” ifadesini kullanan Oktay, “Bu sistem kuvvetler ayrılığının belirginleştiği, istikrarlı ve sonuç odaklı yürütme ihtiyacına yanıt verecek nitelikte, milli iradeyi daha da güçlü kılan bir yönetim sistemidir. Yeni sistem ile milletvekillerimiz daha önce hiç olmadığı kadar yasama sürecine katkı sağlama imkanına kavuşmuştur.” dedi.
Bütçeye ilişkin eleştirilere ise Oktay, “Bu hususta önceki sistemden büyük bir fark söz konusu değildir. ‘Bütçe hakkı nasıl Meclisimizin elinden alınmıştır?’ O halde haftalardır gece gündüz birlikte neyi konuşuyor, neyi tartışıyoruz? Biz size burada neyin hesabını veriyor, neyin açıklamasını yapıyoruz? El insaf.” yanıtını verdi.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) istatistiklerine ilişkin soru ve eleştiri geldiğini de anımsatan Oktay, “TÜİK, mesleki bağımsızlık, şeffaflık, tarafsızlık ve doğruluk ilkeleriyle faaliyet gösteren köklü bir kurumumuzdur. TÜİK’in ürettiği istatistiklere doğrudan ya da dolaylı olarak hiçbir makam veya merciden müdahale edilemez. İstatistikler AB İstatistik Ofisi, ILO ve diğer uluslararası kuruluşlar tarafından belirlenen yöntemlerle hesaplanmaktadır.” bilgisini verdi.
TÜİK’in ürettiği istatistiklerin yerli/yabancı kurum ve uzmanların değerlendirmelerine açık olduğunu ve istatistiklerin en ayrıntılı düzeyde kamuoyu ile de paylaşıldığını aktaran Oktay, şunları kaydetti:
“Biz, Sayın Kılıçdaroğlu kurumların kapısına dayanmaya zahmet etmesin, evinde oturduğu yerden bir tıkla tüm verilere erişebilsin diye araştırma yöntemleri de dahil her türlü bilgiyi e-devlete entegre ettik ama herhalde kendisinin akıllı cihazlarla pek arası yok. Siz daha muhalefetteyken kurumların kapısına dayanıp, isteklerinizi ve kendi rakamlarınızı kurumlara dikte etmeye çalışıyorsanız, hayal dünyanızda iktidar olsanız kim bilir kurumlara ne baskılar yaparsınız, Allah muhafaza. Ne idüğü belirsiz, bazı fiyat araştırmaları yapan oluşumlar üzerinden asırlık kurumlarımızı itibarsızlaştırma girişimiyle kimlerin çıkarına hizmet ediyorsunuz? Bunu da açıklayın isterseniz.
Sırada hangi kurum var? Bunu da söyleyin. Abileriniz ve vesayet odaklarınız hangi kurumu yıpratmanız talimatını verdi? FETÖ ile mücadele eden güvenlik güçlerimiz, Milli İstihbarat Teşkilatımız mı? Terör örgütlerinin korkulu rüyası olan Türk Silahlı Kuvvetleri ya da savunma sanayi kurumlarımız mı? TÜİK, Dünya Bankasının 174 ekonomide ulusal istatistik sistemlerinin performansını ölçtüğü ‘İstatistiksel Performans Endeksi’ne göre, en yüksek performansların yer aldığı yüzde 20’lik dilimde yer alacak kadar doğru göstergelerle çalışan bir kurumdur. Türkiye İstatistik Kurumu, toplumun her kesimine yönelik karar alma aşamalarında en güvenilir yol gösterici olmaya devam edecektir.”
“2002’den bugüne asgari ücret 15 kat artmıştır”
Oktay, asgari ücretin dolar ve avro cinsinden gerilemesi konusunun çarpıtılmaya devam ettiğini kaydetti.
Ekonomide “günlük kuru alarak hesap yapma” yönteminin olmadığını aktaran Oktay, şu ifadeleri kullandı:
“2002’den bugüne asgari ücret 15 kat artmıştır ve bunu daha da yüksek seviyelere taşıyacağız. Bunu da biz yapacağız hem de çok kısa bir sürede. Siz ondan da rahatsız olacaksınız ama rahatsız olsanız da biz bunu yapacağız.
İhracatımıza yönelik te birtakım laflar edildi. Kasım itibarıyla 221 milyar dolar ihracata ulaştığımız nedense çok önemsiz sanılıyor. Ülkemiz, tarihinde ilk defa 220 milyar dolar sınırını aşmıştır. Son bir yıldır her ay ihracat rekorları kırıyoruz. İhracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 85 seviyelerine dayandı. İhracattaki 97 faslın neredeyse tamamında artış yaşanıyorken bu başarıları yok saymak maalesef çok üzücü. Cari açıktaki iyileşme de önemsiz ve sürdürülemez sanılıyor. Ağustos ve eylül aylarında cari fazla verdik ve bunu turizm gelirlerimizin salgından etkilenmiş olmasına ve enerji fiyatları artıyor olmasına rağmen başardık. İnşallah hem enerji faturamızın yerli ve milli kaynaklarla azalmasıyla hem de artan turizm gelirlerimizle cari dengede iyileşmeyi asıl o zaman göreceksiniz.”
“Bu bütçe geçerliliğini yitirdi.” iddialarına da değinen Oktay, “Döviz kurlarında artış bazı bütçe giderlerinde artışa neden olurken bazı gelir kalemlerinde de iyileşme sağlamaktadır. Toplam bütçe dengesi açısından bu etki sınırlı ve yönetilebilir bir düzeydedir.” dedi.
Uyuşturucu bağımlılığı konusundaki iddialar üzerine ise Oktay, Türkiye’nin bağımlılıkla mücadelede Avrupa ülkeleri arasında lider konumda olduğunu söyledi.
Bu bilginin Avrupa Birliği verileri ile de sabit olduğunu belirten Oktay, “Türkiye’de, yaşam boyu madde kullanım yaygınlığı Avrupa’nın 10’da 1’idir. Ülkemiz uyuşturucu arzının önlenmesi ile ilgili mücadelede dünyada çok ciddi başarılar sağlamış ülkelerin başında gelmektedir. Düzenlenen uyuşturucu operasyonu sayısı, yakalanan şüpheli ve ele geçirilen uyuşturucu madde miktarları ile 2020 Cumhuriyet tarihi rekorlarının kırıldığı yıl oldu.” diye konuştu.
“Milletime havale ediyorum sizi”
Oktay, konuşmasının ardından bazı soruları yanıtladı.
Soru önergelerinin yanıtlanması konusuna ilişkin Oktay, “Benim cevap verme oranım yüzde 24 değil yüzde 75,56’dır. Milletime havale ediyorum sizi.” dedi.
AK Parti hükümetinin cevap verme oranının ise yüzde 64 olduğunu belirten Oktay, “Kurumlarda toplam kaç tür evcil hayvan besleniyor? Bu hayvanların bakımını karşılamak için kaç kişi çalışıyor? Hayvanların bakımı ve ihtiyaçları için ayrılan ödenek? Kaç yem türü alındığı. Türkiye genelinde adı ‘Barış veya Savaş’ olan ve hala hayatta olan kaç yurttaş olduğu.” gibi soruların geldiğini söyledi.
Milli İstihbarat Teşkilatı, Türk Silahlı Kuvvetleri, sınır ötesi operasyonlara ilişkin de sorular geldiğini dile getiren Oktay, “Bu bilgiler kimler adına talep edilmektedir?” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bütçe görüşmeleri için Meclis’e gelmemesi konusunda da eleştiriler yapıldığını söyleyen Oktay, “Bize örnek olarak gösterdiğiniz o ülkelerin hiçbirisinde de Amerika ve Fransa buna örnektir, Cumhurbaşkanı Meclis’te bütçe sunmaz.” ifadesini kullandı.