LİYAKATA EVET, KADROLAŞMAYA HAYIR
– Hali hazırda bir CHP belediyesine başkanlık için aday adayı olarak ön plana çıktınız. Mevcut belediye yönetiminden nasıl bir farkınız olacak? Karar alma ve uygulama süreçlerinde nasıl bir politika izleyeceksiniz? Kısaca nasıl bir belediyecilik yapmayı düşünüyorsunuz?
Karar alma süreçlerini şeffaf ve halkın katılımıyla yani aşağıdan yukarıya bir şekilde yürüteceğiz. Örneğin halkın katılımına açık olan belediye meclis toplantılarının gündemini bir hafta önceden belirleyip, hemşerilerimizden gündem önerileri alacağız. Aynı zamanda bu toplantıları internet üzerinden canlı yayınlarken kaçıranlar için arşiv kaydı da tutacağız. Bizim özellikle memlekette bugün en çok eksikliğini hissettiğimiz ve belki de bu nedenle en çok duyduğumuz kelimenin liyakat olduğunu söyleyebilirim. Kadrolaşmanın olmadığı, aklın ve bilimin ön planda olduğu bir yaklaşımı esas alarak dolayısıyla işi bilmeyenlerin her alanda laf ve sözüm ona iş üretmeye çalıştığı bir anlayışa itiraz ediyoruz. Dolayısıyla alışılageldik bir yönetim anlayışından öte, hayata geçirmek istediğimiz katılımcı, kamucu ve sosyal bir belediyecilik modelidir. Ülkeyi, kentleri ya da semtleri yönetenlerin masa başından halkın sorunlarını tayin ettiği ve bu meselelere hayatta karşılığı olmayan “çözümler” üretmeye çalıştıklarına şahit oluyoruz. Biz gerçek sorun derken söz, yetki ve karar mekanizmalarında gerçekten halkın olduğu bir modeli dolayısıyla gerçek sorunları, yaşayanların ortaya koyduğu ve çözümlerini de birlikte konuşacağımız bir süreci inşa edeceğiz. Ayrıca ülkemizin çok alışık olmadığı ama demokrasi gereği olması gerektiğini düşündüğümüz, halkın geri çağırma hakkını hayata geçirmek istiyoruz. Hiçbir makamın, hiçbir koltuğun hakkını veremiyorsanız orayı ancak işgal etmiş olursunuz. Bu anlamda şayet işimizi yapmıyorsak, sözümüzü tutmuyorsak yurttaşın bizi de görevden alma yetkisi olmasını savunuyoruz ve bunun gerçekleşmesi için çaba sarf edeceğiz.
İMAR SORUNUNU HEMEN ÇÖZECEĞİZ
– Kampanyalarınızda “gerçek sorunlara gerçek çözümler” vurgusu yer alıyor. Bu sorunların tespiti ve çözümü noktasında nasıl bir planlamanız olacak?
Çok basit. Bir kaç örnekle özetlemeye çalışayım. 430.000 nüfuslu, İstanbul gibi ülkenin en gelişmiş şehirlerinden bir tanesinin ve yine en gelişmiş ilçelerinden birisi olan Avcılar ilçemizde sadece 1 tane kreş var. O da 23 kişilik. 10 tane mahallemiz var ve sadece 1 tane kreş olması “gerçek” bir sorun. Bu sorunu çözeceğiz. Yine mahallelerimizden Yeşilkent mahallesinde 1 tane ilkokul var ve tam 6.000 öğrencisi var ve ikili eğitim olmasına rağmen sınıflarda mevut 60’a kadar çıkıyor. Dahası şu ki okul çağına gelmemiş 8.000 çocuk da büyüyor ve yakında bunlara dahil olacak ve okulunu öğrenci sayısı katlanarak artacak. Bu sorunu da çözeceğiz. Yine bir başka konu da İmar sorunu. İlçemizde Firuzköy, Yeşilkent ve Tahtakale olmak üzere 3 mahallemizde yıllardır bekleyen bir imar sorunumuz var. Neredeyse Büyükşehir Belediyesinin engellemesi nedeniyle vatandaşlarımız cezalandırılır durumdalar. Benim başkanlığım döneminde Büyükşehir’i Ekrem başkanla kazanınca imar sorununu hemen çözeceğiz. Sanmıyorum ama aksi bir durumda da Avcılar halkıyla birlikte, el ele kol kola,tüm demokratik imkan ve olanakları harekete geçirip Büyükşehir Belediyesi’ne baskı uygulayarak imar sorununun önündeki engel olmaktan çıkmalarını sağlayıp bu sorunu çözeceğim. Daha bir çok sorundan bahsederek listeyi uzatabiliriz ama meramımı aktarabildiğimi düşünüyorum. Kısaca “yüksek siyaset” ürettiğini sanarak yurttaşlarımızın kendi sorunlarından uzaklaşmalarına sebep olan yapay gündemlerle ne biz uğraşacağız ne de vatandaşlarımızın bu şekilde yanıltılmasına izin vermeyeceğiz. Bu biçimiyle düşünüldüğünde “Gerçek sorunlara gerçek çözümler” den neyi kastettiğimizi umarım anlatabilmişimdir.
– Avcılar için kısa vadede çözüme dönük çalışacağınız en temel sorunlar nelerdir?
En başta deprem riskine karşı yeterli hazırlığın olmaması en önemli sorunlardan birisi olarak önümüzde duruyor. Depreme hazırlık sadece Avcılar değil tüm İstanbul’un böyle bir sorunu var ama en riskli yerlerden birisi olan ilçemiz için çok daha önem arz etmektedir. Eğitim sorunu yine yukarıda bahsettiğim örneklerle de açmaya çalıştığım üzere en önemli sorunlarımızdan birisi. Ki daha üniversite öğrencilerinden soyutlanmış bir Avcılar’dan bahsederek üniversiteli gençliğin ilçemiz ile kuracağı güçlü bağlardan behsetmedik bile. Otopark sorunu, sağlıklı ve güvenli bir çevre, altyapıdaki sorunlar Avcılar açısından sayılabilecek temel sorunlardır.
DEPREM RİSKİNİ ORTAK AKIL İLE ÇÖZECEĞİZ
– Özellikle deprem riski en önemli tehdit olarak Avcılar’ın karşısında duruyor. Bu konu ile ilgili en çok dillendirilen konu ise kentsel dönüşüm. 99 depreminden sonra bölgede hala onarılmamış, yapı ömrünü tamamlamış veya zemin nedeniyle risk taşıyan birçok yapı stoğu mevcut. Buna karşı kentsel dönüşümü başlı başına bir çözüm olarak görüyor musunuz?
İstanbul’daki yapı yoğunluğu ve zemin problemleri bir bütün olarak düşünüldüğünde, deprem gerçeği birçok ilçede olduğu gibi Avcılar’ı belki daha yakından ilgilendiren bir tehdit olarak karşımızda durmaktadır. Bu konuya dair Avcılar’da, bir acil eylem planı olarak önceleyeceğimiz konular arasında olacak. Bunu yaparken gerçekten bu semtte yaşayan hemşerilerimizin fikirlerini ve bilimsel çalışmaları dikkate alarak, ortaya çıkacak sonuca göre çözüm kentsel dönüşümse, kentsel dönüşüm. Yok, başka bir uygulama ise de bunu kentin tüm bileşenlerinin ortak aklıyla hayata geçireceğiz.
– Özellikle mülkiyet hakkı konusunda Türkiye’nin çeşitli yerlerinde birçok hak mağduriyeti yaşanıyor. Siz kentsel dönüşüm uygulamalarında neleri gözeteceksiniz? Örneğin imar planlarını halka rağmen mi yoksa mahallede yaşayan halkın katılımı ve fikrini alarak mı gerçekleştirmeyi planlıyorsunuz?
Bu semtte bir kentsel dönüşüm uygulama kararı olacaksa öncelikle zemin etüdü, yapı stoku vb. tüm bilimsel çalışmaların yapılması gerekmektedir. Ayrıca bu dönüşüm meselesinin gerçekten bir afete hazırlık nedeniyle uygulanması gerekiyor. Yapılacak imar planlarının, bilimsel esaslar ve anayasal haklar çerçevesinde; sağlıklı, güvenli ve ekolojik dengenin gözetildiği, mahallelerde yaşayanların planlama süreçlerinde katılımcı bir şekilde yer aldığı modeli uygulamaya geçirmek istiyoruz.
GERİ DÖNÜŞÜ OLMAYAN POLİTİKA İZLEMEYECEĞİZ
– Küresel adalet mücadelelerinin bir parçası olan ekoloji ve doğal çevreye dair nasıl bir yaklaşım içinde olacaksınız?
Biz bu yaşadığımız çevrenin havasını, doğal su kaynaklarını, tüm canlı hayatını kısaca milyonlarca yıl içerisinde çeşitli doğal dönüşümler geçirerek oluşmuş dünyanın ekolojik yapısına zarar verebilecek ve doğa için geri dönüşü mümkün olmayan dolayısıyla insanı merkezine koymayan bir politika izlemeyeceğiz. Aynı zamanda kentin tarihi, kültürü ve kimliğini etkileyecek bir kent suçuna da ortak olmayacağız.
EMEKLİ ÖĞRETMENLERLE ÖDEV TAKİP MERKEZİ KURACAĞIZ
– Eğitim konusunda yerel yönetimler açısından örnek teşkil edecek, özgün diyebileceğiniz bir projeniz var mı?
Hem Avcılar’da hem de diğer belediyelerde aslında yürütülen anlamlı projeler var. Etüt merkezleri, sınavlara hazırlık anlamında fedakâr öğretmenlerimiz sayesinde güzel işler yapılıyor. Ancak bunlar genellikle tek bir merkezden yürütülüyor. Ben öncelikle bütün mahallelerde eğitim konusunda mahallelinin de fikrinin alındığı ve eğitim dayanışmasında aktif rol aldığı bir model üzerinde duruyorum. Biraz daha somut anlatmak gerekirse, her mahallemizde hem sınavlara hazırlık hem de ilköğretim öğrencilerimiz için ödev takip merkezleri kuracağız. Ödev takip merkezleri çok önemli aslında. Zira birçok aile bu konuda yetersiz kaldıkları için çocukların ödevleriyle ilgilenemeyebiliyorlar. Çocuk konuyu anlamamış soruyu çözemiyor. Hemen mahallesindeki ödev takip merkezine gidecek. Yanında ebeveynleri ya da bakıcılarıyla orada bekleyen hem üniversite öğrencileri ya da yeni mezun olmuş öğretmen adayları hem de gönüllü olarak orada bulunacak emekli öğretmenlerine gidip sorusunu soracak. Böylece belki sayıları milyonları bulan atanamayan öğretmenler için geçici de olsa bir çözüm üretmiş olacağız. Emekli öğretmenler dedim. Şu anda ülkenin durumuna üzülen, öfkelenen kendini atıl durumda hissederek yalnızlaşan ya da kahvehanelerde verimsiz bir biçimde saatlerini geçiren çok değerli öğretmenlerimiz var. Ben eminim ki böyle bir projeye dört elle sarılırlar. Çocuklar için, mahallesi için, Avcılar ve ülkesi için bir şeyler yapabilmenin mutluluğu… Çocuklar ve aileleri, gençler ve yaşlılar bir arada. Düşünsenize oradaki etkileşimin, oradan çıkacak sinerjinin güzelliğini. Mesela anne ya da baba çocuğunu iki saatliğine ödevini yapması için oraya bırakacak kendisi de gidecek pazarını, marketini görecek. Ya da mesela mahallede çok başarılı bir öğretmen ya da akademisyen var. “Hocam gel haftada iki saatini de mahallenin çocuklarına ayır” diyeceğiz. Aydın ve hümanist bir insanın buna asla hayır diyeceğini düşünmüyorum. Çocuk veya genç mahallesindeki öğretmeni akademisyeni model alacak. Sanal kahramanlar yerine gerçek kahramanlar olacak hayatında. Bu iş kesinlikle bir mahalle kültürü oluşturabilir. Mahalleye dönüş olur. Gençler belirli çekim merkezlerine gitmez de mahallesinde kalır, insanlar saatlerce AVM’lerde zaman geçirmez de mahallesinde geçirir. Bu mahallenin esnafı için de iyi olur. Bence uygulanması son derece kolay ve ortaya çıkaracağı güzellikler bakımından heyecan verici bir proje bu. Bu işin üstesinden gelebilecek eğitim konusunda duyarlı yetkin bir ekibimiz var. Bu ekibi genişleterek bu projeyi hayata geçirmek istiyoruz. Bu da hayal ettiğimiz özgün çalışmalarımızdan birisi olarak gerçekleştirmek için sabırsızlandığımız işlerden.
KADINLARIMIZLA DAYANIŞMA İÇİNDE OLACAĞIZ
– Yerel ve genel seçimlerde belki de başarıya giden yol kadınları ikna edebilmekten geçiyor. Onlar için ne gibi vaatlerde bulunursunuz?
Kadınların kendi gerçek sorunlarına gerçek çözümler üretebileceği bir model elbette ilk önceliğimiz. Kadınlar sorunları kendileri konuşacak kendileri çözüm üretecek biz de onlara destek olacağız. Bir erkek olarak kadınların yaşadığı sorunlar üzerine ahkâm kesecek değiliz. Bununla birlikte toplumun diğer kesimleri gibi kadınlar da son derece ağır bir yükün altında. Onların sorunlarını dinlemek, elbirliği ile bu sorunlara çözümler üretebilmek, boynumuzun borcu. Kadınlar hem iş yaşamlarında hem de mahallelerde daha aktif olabilirse, birbirleriyle etkili bir iletişim içinde olursa gayet anlamlı bir başlangıç olacaktır. Tarihimize baktığımızda kadınların toplumsal yaşamda etkili olduğu dönemler genel olarak ülkeye ve devlete büyük kazanımlar sağlamıştır. Mesela Osmanlı Devleti’nin kuruluş sürecinde Ahi teşkilatının bir kolu olarak Bacı teşkilatı ekonomik, kültürel, sosyal hatta askeri konularda aktif rol alarak devletin toplumla bütünleşmesinde hayati önem taşımışlardır. Milli mücadele döneminde Ayşe Onbaşıların, Kara Fatmaların, Şerife Bacıların kahramanlıkları hala yüreğimizde, aklımızda derin etkiler yaratmaktadır. Aynı şekilde Cumhuriyet devrimimizle birlikte toplumsal hayatın içinde aktif biçimde rol alan ilk kadın tiyatro oyuncusu Afife Jale, ilk kadın hakim Suat BERK, ilk siyasi parti genel başkanı Behice Boran gibi aydın kadınların yetişmesinin toplumumuzun aydınlanma mücadelesinde etraflarına nasıl ışık yaydıklarını biliyoruz. Son dönemlerde ülkemiz kadınlar açısından bir cehenneme döndü maalesef ama bu zor dönemi aşmamız da kadınların özgüvenini yeniden sağlamak, kadın dayanışmasının yerelden başlatabilmek için her türlü desteği vereceğiz.
GÖÇ TARİHİ VE ETNOGRAFYA MÜZESİ KURACAĞIZ
– Avcılar’da kültürel faaliyetlere dair yeni açılımlarınız olacak mı?
Geçmişten günümüze tarihi, kültürel mirası ve sanatsal potansiyeli barındıran Avcılar semti ve halkı özellikle İstanbul’un en büyük sorunu sayılabilecek ulaşım nedeniyle ne yazık ki birçok aktiviteden mahrum kalmıştır. Bu sorunu ortadan kaldıracak ve Avcılar’ı İstanbul’un kültürel anlamda çekim merkezlerinden biri yapabilecek çözüm odaklı projelere ihtiyaç olduğunu biliyorum. Öte yandan İstanbul Üniversitesi’nin binlerce öğrenciye ev sahipliği yaptığı Avcılar’ın ne yazık ki yıllardır semtle kurduğu bağ çok zayıftır. Üniversite gençliğini de Avcılar’ın bir parçası yapabilecek, burayı yalnızca konakladığı ve okula gidip geldiği bir yer olmaktan çıkararak başta kütüphane olmak üzere son teknolojiyle yapılmış, sosyal donatı merkezleri gibi alternatif kültür ve sanat faaliyetlerini semte taşıdığımız, buna bağlı olarak gençlerin Avcılar’da daha fazla vakit geçirebileceği alanlar yaratma hedeflerimiz var. Ayrıca birçok farklı kültürün yaşadığı ilçemizde özellikle kendi geleneksel kültürlerini yaşamak ve bunları gelecek kuşaklara aktarabilmenin en önemli araçlarından biri olan geleneksel festivallere yer vereceğiz. Birçok yerde sahne alamayan ve Avcılar halkının ulaşamadığı alternatif tiyatro oyunları için Avcılar’ın tüm mahallelerini tiyatroyla buluşturacağız. Bununla birlikte tarihöncesi dönemlerden bu yana bir göç hattı üzerinde bulunan ilçemizde, Göç Tarihi ve Etnografya müzesi yaratmak projelerimiz arasında yer alıyor.
ENGELLİ BAKIMEVİ KURACAĞIZ
– Ömrünü adeta engelli mücadeleleri konusuna adamış biri olarak belediye başkanlığınızda bu anlamda dezavantajlı bireylere nasıl bir Avcılar vadediyorsunuz?
Biz Avcılar’da engelli yurttaşlarımızın tüm yaşam alanlarında karşılaşmış oldukları eşitsizliğe ve ayrımcılığa karşı fırsat eşitliği ve pozitif ayrımcılık politikasıyla yaklaşacağımızı söylemek isterim. Öncelikle engeli ve dezavantajı yaratan durumun, temel ve sosyal haklara erişimdeki engelleri ortadan kaldırmaktan geçtiğini söylemek gerekir. Fiziksel engeli bulunan bireylerin şehirlerde yaşamış olduğu en öncelikli sorunun erişilebilirlik olduğu hepimizin malumu. Fakat zihinsel ya da kendi hayatını idame ettiremeyecek olan bireylerin aileleri de bu anlamda sosyal hayattan engellenmiş durumda kalmaktalar. Bu konuyla ilgili en çok gelen taleplerden bir tanesi özellikle ailelerin engelli yakınlarını gün içerisinde bırakıp kendilerine zaman yaratabilecekleri, konuyla ilgili uzmanların yer aldığı engelli bakımevi diyebileceğimiz bir merkezin hayata geçirilmesi için çalışacağız. Ayrıca tüm yerel sorunlar gibi engelliler konusunda da alınacak kararlarda, ilçemiz sınırlarında konuyla ilgili aktif faaliyet yürüten STK, dernek gibi örgütlerin temsilcilerinden oluşan danışma birimlerinin sözü olacaktır. Bunun genel olarak kökten çözümünün elbette merkezi siyaset kanalıyla olması gerektiğini de özellikle vurgulamak gerekir.