DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Türkiye’deki ekonomik sorunlarının sadece Merkez Bankası Başkanı ve Hazine Bakanını değiştirerek çözülemeyeceğini belirtti, “Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan liderliğinde kurumlar bağımsızlık ve kredibilite kaybetti” dedi
Reuters’a röportaj veren Babacan, Erdoğan yönetiminin TL’deki değer kaybının ve rezervlerdeki kaybın önüne geçmek adına doğru stratejileri uygulayamadığını belirtti. Babacan, Türkiye’nin güveni yeniden tesis etmekten ve yatırım çekmekten başka bir şansı olmadığını söyledi.
Erdoğan bu hafta sonu önce TCMB’de başkan değişikliği yaptı, ardından da aynı zamanda damadı olan Berat Albayrak’ın istifasını kabul etti. Bu değişiklik dolar/TL’nin 8.58 tarihi zirvesini görmesinin hemen ardından geldi.
Babacan “Siyasi çerçeve ışığında korkarım hükümet için sadece ekonomi yönetimindeki, TCMB’de veya bakanlıkta birkaç kişi değiştirerek işleri düzeltmesi çok zor olacak” dedi.
Babacan’ın açıklamaları şöyle;
“ÖNÜMÜZDEKİ HAFTA YAPILACAK TOPLANTI, KREDİBİLİTE TESTİ OLACAK”
TCMB’ye Başkan olarak atanan ve AKP’nin en kıdemli ekonomi yöneticilerinden olan Ağbal’ı 19 Kasım’da çok önemli bir PPK kararı bekliyor. Cumhurbaşkanı’nın yeni ekonomi yönetimine faiz konusunda alan açıp açmadığını bilmiyorum. Faiz oranları konusunda bir karar verseler bile bu, cumhurbaşkanının onayıyla olacak.
Önümüzdeki hafta yapılacak para politikası toplantısı TCMB için önemli bir kredibilite testi olacak. Ama o zaman Erdoğan iki seçenek arasında seçim yapmak zorunda kalacak: Kendi siyasi sermayesini harcayacak ya da Türkiye’nin ekonomik ve mali sistemini bozacak.
Merkez Bankası’nın faiz artırımı yapmasına izin verirse, siyasi sermayesi azalacak, çünkü muhalefet soracak; eğer bu doğruysa neden bu kadar uzun süre beklediniz ve ülke için büyük bir fırsata mal oldunuz. Ya da (artırmalarına) izin vermezse, sonuçları kısa vadede biraz olumsuz olabilir. Göreceğiz.
“130 MiLYAR SATILDI HALA KUR KRİZİ VAR”
Ekonomi konusunda “endişeli”yim. İşlerin gidişatı konusunda üzgünüz ve çok endişeliyiz; çünkü ülke için kaçırılan fırsattan ve Türkiye’nin içine girdiği durumdan dolayı üzgünüz, bu kötü delik, kötü yönetişim ve kötü yönetim yüzünden.
Örtülü faiz artışı olarak da adlandırılan TCMB faiz koridoru “Olağandışı, ve belki tuhaf ama yine de şeffaf” olmalı. Ancak döviz müdahalelerine baktığınızda şeffaflık yok. Son iki yıldır devlet bankaları aracılığıyla büyük müdahaleler yapıldı ve bu çok korkutucu. 130 milyar doların üzerinde döviz müdahalesi yapıldı. Çok büyük bir bedel ama ne oldu? Hâlâ tekrar tekrar bir kur krizi. Yani bir rasyonellik eksikliği ve bir kişinin içgüdüleri, duyguları ve kişisel inançları var. Bu çok tehlikeli bir plan.
“KAPSAMLI BİR SİYASİ REVİZYON OLMALI”
Ekonomi yönetimindeki istifa ve atamalar öncesi TL’nin dolar karşısındaki son üç yıldaki değer kaybı %55 civarındaydı. Bu verilere göre 22 gelişmekte olan para birimi değerlendirildiğinde TL açık ara en çok değer kaybeden para birimi konumunda. TL’nin bu yılki kaybı ise %30 seviyesinde. Cumhurbaşkanlığı sisteminde kuvvetler ayrılığı sorunu var. Kapsamlı bir siyasi revizyon olmalı. Hukuk alanındaki sorunları çözmemiz lazım. Türkiye’nin tekrar bir hukuk devleti olmasını sağlamamız lazım. Hükümetin de Anayasa’ya, mahkeme kararlarına ve parlamentoya saygı göstermesi lazım. Bunlar olmazsa, ne yaparsanız yapın ekonomi tarafı bir faydası olmaz.
“DÜNYADA FİNANSMAN ÇOK UCUZ, GİDECEK YER ARIYOR”
Şeffaf olmayan politikalardan dönüş, Türkiye’ye kısa vadeli faydalar sağlayabilir. Dünyada finansmanın çok ucuz, gidecek yer arıyor. Bu yüzden Türkiye için küçük bir ışık görseler bile eminim ki bol miktarda likidite akımı olacaktır. Bu kısa vadeli olabilir. Eğer gerçekten sürdürülebilir, uzun vadeli ve kapsayıcı büyüme arıyorsanız, o zaman kapsamlı bir şekilde bakmak gerekir. Bu da sadece tam siyasi revizyonla mümkün olabilir, ekibi değiştirerek, cumhurbaşkanı dahil… Bağımsız kurumları bağımsız olarak yeninden canlandırmamız lazım. TCMB gibi, BDDK, SPK, TÜİK gibi.
“ERDOĞAN YÖNETİMİ ALTINDA TOPARLANACAĞINA İNANSAYDIK, BU PARTİYİ KURMAZDIK”
Yabancı yatırımcıların TL cinsi iç borçlanma piyasasındaki payı %20-25’lerden üç yılda %3’lere kadar geriledi. Yeni yatırımlar yeni yabancı girişleri olmadan finansal istikrarın sağlanamaz. Ülkenin Erdoğan yönetimi altında toparlanacağına inansaydık, bu partiyi kurmazdık. Güçlü kanaatimiz, sorunları çözemeyecekleri ve sorunların daha da büyüyeceğidir.
Yeni ekonomi yönetimi de yalnızca Cumhurbaşkanı’na karşı sorumluluk hissedecek. Bu da yine belirsizlik yaratma riski oluşturacak. Eski dostlarımıza önyargılı olmak istemiyorum ama onları kıskanmıyorum ve Allah’ın onlara yardım etmesini diliyorum. Çünkü ihtiyaçları olacak.