Atalarımız boşuna “her işte bir hayır vardır” dememiş. İşte önce Tunus’ta, ardından Mısır’da patlak veren ve bölgeye yayılan halk hareketleri tam da bu sözü doğrulayacak gelişmeleri bize gösteriyor.
Sürekli vurguluyoruz. Bugün Türkiye eksikleri, yanlışları içinde barındırsa da İslam dünyasındaki en ileri demokrasiye sahip. Halkı Müslüman bir ülke olarak laiklik sistemini benimsemiş neredeyse tek ülke. Batılı değerleri Doğulu anlayışlarla bir potada eriten bir ülke Türkiye. İşte bu yönüyle hem Batı’nın sürekli ilgi odağı, hem de İslam ülkelerinin imrendiği bir ülke konumunda.
Son yıllarda edata seferberlik ilan eden Hükümet, Ortadoğu halklarının gönlünü kelimenin tam anlamıyla fethetmiş durumda. “One minute” Ortadoğu halklarının ve Afrika ülkelerinin nezdinde Başbakan Tayyip Erdoğan, bir idol konumuna çıktı. Doğrusu Erdoğan, bu konumunu sürekli daha yüksek bir noktaya taşımayı biliyor, bunu başarıyor.
Ortadoğu, dünyanın petrol zengini bölgesi. Afrika ise, hala bakir alanları en çok olan kıta konumunda. Her iki bölge de gelişmeye, büyümeye, kalkınmaya aç. ABD, Avrupa ülkeleri durgunluktan kırılırken, bu ülkeler dinamik bir yapı sergiliyor. Öte yandan özellikle 2001 İkiz Kule terör saldırısı ile Amerika ve Müslüman ülkeler arasında patlak veren güven bunalımı ise hala devam ediyor. Amerika ve Avrupa ülkeleri, Afrika ve İslam ülkelerine kuşkuyla, endişeyle bakıyor, bu ülkeler de Amerika ve Avrupa’ya soğuk bakıyor.
İşte tam bu noktada Türkiye’nin önünde çok büyük bir fırsat duruyor. Zaten Başbakan Tayyip Erdoğan ve Hükümet de bunun farkında. O kadar farkındaki bu ülkelere işadamları heyetleri ile düzenlenen geziler, bir seferberlik edası ile gerçekleştiriliyor. Türk işadamları bu ülkelerin yeniden inşasında önemli roller üstleniyor.
Tunus, Cezayir, Sudan, Kongo ve diğer Afrika ülkeleri ile başta Irak ve Suriye olmak üzere Ortadoğu ülkeleri büyük konut projeleri, hava limanları, otobanlar ve benzeri büyük projeleri Türk firmalarına veriyor. Bugün bu ülkelerde milyarlarca dolarlık Türk yatırımı sözkonusu.
Özetle, Afrika ülkeleri ve Ortadoğu, Türkiye için büyük fırsat kapısını sonuna kadar aralamış durumda. Eğer Hükümet’in öncülüğünde başlatılan girişimler devam ettirilirse, Türk iş dünyası bu durumdan muhteşem bir dönüşüm sağlar. Daralan Avrupa ve Amerika pazarından umduğunu bulamayan Türk firmaları, yeni ticaret kanallarıyla çok büyük boyutlu ciroları yakalayabilir.
Kısacası, şu sıralar her şey Türkiye’nin lehinde ilerliyor. Eğer Türkiye, enerjisini iç çekişmelerle harcamak yerine bu alana yoğunlaştırırsa inanılmaz bir güç merkezi olabilir. Nitekim tüm uluslar arası finans ve araştırma kuruluşlarının analizleri de buna işaret ediyor.
Evet, Türkiye’nin, bizim önümüzde büyük bir fırsat var. Fırsatlar, 100 yılda bir gelir. Şimdi zaman, bu büyük fırsatı değerlendirme zamanıdır.
