Merkez bankaları neden bağımsız olmalıdır? Çünkü Merkez Bankası ancak bağımsız olduğu takdirde, yani siyasi iktidarın baskı ve müdahalesi altında olmadan tamamen bağımsız olarak Türk Lirasının kıymetini koruyabilir.
Bu ayki yazımı son günlerde özellikle döviz kurundaki hareketlenme ve yüksek faiz tartışmalarının etkisi ile güncelliğini koruyan bir kavram olan merkez bankası bağımsızlığı üzerine yazmak istedim. Bu konu, son derecede önemli. Nitekim TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik de bu konuda uyarıda bulunma ihtiyacını hisseti, açıklamalar yaptı. Aynı şekilde son dönemde farklı kişi ve kurumlar, Merkez Bankası’nın bağımsızlığı ile ilgili açıklamalar yaptı. Dolayısıyla Merkez Bankası’nın bağımsızlığı, Türk ekonomisi için çok önemli bir konu.
Son bir hafta içinde farklı makamlarca Merkez Bankası’na müdahale edildiği endişesi yaratan ve basına yansıyan açıklamaları hatırlayalım.
Açıklama Tarihi | Açıklama Yapan Makam | Açıklama İçeriği |
24.11.2017 | Cumhurbaşkanı Ekonomi Baş Danışmanı Doç. Dr. Hatice Karahan | Merkez Bankası, bağımsızdır ve gerekli gördüğünde sıkılaşma yapması gerekmektedir. Merkez Bankası, gelişmeleri dikkatle gözlemleyip buna göre aksiyon alabilir. Gelişmeleri dikkatle izlemek ve çok geç kalmadan gerekiyorsa para politikasında adım atmak önemlidir. |
23.11.2017 | Cumhurbaşkanı Baş Danışmanı Cemil Ertem | Merkez Bankası, her an faizleri artırabilir. |
22.11.2017 | Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek | Reel sektör 212 milyar dolarlık döviz açık pozisyonuna sahip, bunun orta ve uzun vadeli olduğunu bilmekte fayda var. Merkez Bankası da Hazine de diğer birimlerimiz de uyumlu çalışarak gerekeni yapacak. |
22.11.2017 | Başbakan Binali Yıldırım | Merkez Bankası’nın kendi kararıyla bazı tedbirleri vardır ve devreye sokacaktır. |
17.11.2017 | Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan | Merkez Bankası’nın yılsonu tahminleri tutmadı. Müdahale etmediğimiz için bu hale geliyor. |
Bağımsızlık, özellikle ekonomi politikalarının iktidar etkisi ve istikrarsızlıktan bağımsız olarak uygulanabilmesi için hayati öneme sahip. Ancak bu bağımsızlık devlet kurumlarından ve hükümetin ekonomi ve maliye politikalarından bağımsız hareket etmek demek değil. Bu tür bir bağımsızlık istikrar yerine kaos anlamına gelilyor. Temel amaç olan fiyat istikrarının ve sürdürülebilir büyümenin sağlanabilmesi ekonomi ile ilgili tüm kurumların koordinasyon içerisinde çalışması gerekiyor.
MERKEZ BANKASI’NIN BAĞIMSIZLIĞI HANGİ GÖSTERGELERLE ÖLÇÜLÜR?
Merkez Bankası bağımsızlığı denilince bu bağımsızlığın derecesini gösteren ve temelde akla gelmesi gereken bağımsızlık göstergeleri ise şunlar:
- Yasal (Kurumsal) Bağımsızlık: Kurumun yönetim ve yürütmesi ile ilgili tüm organlarının, siyasi otoriteden bağımsız olarak atanması ve serbestçe karar alabilmesini sağlamak üzere yasal düzenleme yapılmasıdır.
- Finansal Bağımsızlık: Merkez bankasının bağımsız bir şekilde faaliyetlerini sürdürerek hedeflerini yerine getirebilmesi için yeterli mali kaynağa ve kendi bütçesini belirleme yetkisine sahip olması hususundaki bağımsızlık derecesini ifade eder.
- Amaç Bağımsızlığı: Kurumun kendi politikalarını siyasi etkiden bağımsız olarak belirlemesi ve uygulamasıdır.
- Araç Bağımsızlığı: Para politikası araçlarını serbestçe kullanabilmesidir.
OSMANLI BANKASI, MERMEZ BANKASI GÖREVİNİ YAPTI
1854 yılında Kırım Savaşı sırasında yurt dışından ilk kez borçlanan Osmanlı Hükümetinin dış borçların ödenmesinde aracılık görevi üstlenecek bir devlet bankasına ihtiyaç duyması üzerine 1863 yılında Osmanlı Bankası kuruldu ve kağıt para basma yetkisi bu bankaya verilerek Merkez Bankası kurulana kadar bu görevi yerine getirdi. Cumhuriyetin ilanından sonra ise parasal istikrarın sağlanması için bir milli bankaya duyulan ihtiyaç nedeni ile 1931 yılında T.C. Merkez Bankası kuruldu.
Merkez bankalarının temel işlevleri, fiyat istikrarını sağlamak, ülke içindeki para piyasasını düzenlemek, ülkedeki kredi hacmini ve dağılımını ayarlamak, ülkenin altın ve döviz rezervlerini yönetmek, dış ödemeleri düzenlemek ve devletin veznedarlığı ve mali ajanlığı işlevlerini yerine getirmektir.
MERKEZ BANKALARININ TEMEL İŞLEVLERİ
Merkez bankalarının temel işlevleri, fiyat istikrarını sağlamak, ülke içindeki para piyasasını düzenlemek, ülkedeki kredi hacmini ve dağılımını ayarlamak, ülkenin altın ve döviz rezervlerini yönetmek, dış ödemeleri düzenlemek ve devletin veznedarlığı ve mali ajanlığı işlevlerini yerine getirmektir. Merkez Bankası, fiyat istikrarını sağlamak için uygulayacağı para politikasını ve araçlarını seçmekte tam bağımsızlığa sahiptir. Merkez bankası ekonomik ihtiyaçlar doğrultusunda doğrudan para arzına müdahale veya enflasyonist etkilerden arındırmak gibi makro ekonomik gerekçelerden dolaylı müdahale ile para piyasasını denetim altında tutulabilir. Para piyasasındaki arz ve talep dengesini etkilemek üzere merkez bankasının kullanabileceği çeşitli para politikası araçları bulunuyor. Bunların içinde en temel olanları para basma, borç alma ve verme faiz oranlarının belirlenmesi, açık piyasa ve döviz alım satım işlemleridir.
MERKEZ BANKALARI NEDEN BAĞIMSIZ OLMALI?
Peki merkez bankaları neden bağımsız olmalıdır? Çünkü Merkez Bankası ancak bağımsız olduğu takdirde, yani siyasi iktidarın baskı ve müdahalesi altında olmadan tamamen bağımsız olarak Türk Lirasının kıymetini koruyabilir. Dolayısıyla ancak bu şekilde fiyat istikrarını sağlama görevini yerine getirebilir. Ancak bu görevin uzun vadeli politikalar ile yürütülmesi gerektiği unutulmamalı, spekülatif hareketlerden kaynaklı günlük heyecan ve tartışmalara, anlık kararlara kurban edilmemelidir. Sürdürülebilir büyüme ve fiyat istikrarı uzun ve istikrarlı ekonomi politikaları ile mümkündür. Geçmişte yaşanan pek çok deneyim göstermiştir ki siyasi iktidar ve kadrolarının değişmesine bağlı olarak sürekli değişen para politikaları istikrarın önündeki en önemli engellerden biridir.
Modern ekonomilerde, merkez bankası bağımsızlığı fiyat istikrarı sağlamanın önkoşulu olarak görülüyor. Bu tarz müdahale veya bu şekilde anlaşılan açıklamaların spekülatif hareketler üzerinde olumsuz etki yaratıyor. Bunun yanısıra bu tür müdahaleler ve açıklamaların, uluslararası derecelendirme ve kredi kuruluşlarının risk algısı üzerinde negatif etki yaratmakta olduğu asla unutulmamalıdır.