Amerikalılar’ın çekilmesi ile tekrar kendine gelmeye çalışan (kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan) Irak’ın kuzey bölgesinde oluşturulan Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi, bölgede güvenlik ve istikrarı sağlamış görünüyor. İki yıl önce ziyaret ettiğimiz Erbil’le bu ay içinde ziyaret ettiğimiz Erbil arasında dağlar kadar gelişmişlik farkını görmemek mümkün değil. Hızlı gelişen, büyüyen, şehirleşen, güzelleşen ve tam bir başkent görünümüne kavuşan bir merkez. Geniş caddeler, modern binalar, yeni inşa edilerek hizmete açılan alış veriş merkezleri ve canlı çarşıları ile Erbil, tam bir bölgesel başkent haline gelmiş.
Bu gelişmenin arka planına baktığımızda; bölgede güvenlik ve huzurun sağlandığı, büyük oranda bölgesel yönetimin özerk bir siyasi gücü elde ettiği ve istikrarı sağladığı görülüyor. Diğer yandan bölgenin gelişmesi ve kalkınması için ciddi yatırımlar yapıldığını, yerli ve yabancı yatırımcılara teşvikler sağlandığını ifade etmek gerekiyor.
Irak’ın toplam yüzölçümü 441 bin kilometre kare ve nüfusu 32 milyon. Buna karşılık Kuzey Irak bölgesi, 40.6 bin kilometrekare ve sadece 5 milyon nüfusa sahip. Diğer yandan ülkenin toplam petrol ve doğal gaz gelirlerinden kuzey bölgesinin payı, Irak Anayasasına göre, yüzde 17. Yani her 100 dolarlık satışın 17 doları kuzeye ait. Gerçi şu aşamada, merkezi hükümetle bu payın hesaplanmasında ve ödenmesinde bazı sorunlar olsa da, satış hasılatındaki bu pay çok ciddi bir imkan. Bugün itibariyle, Kuzey Irak’ın petrol gelirindeki payı 10 milyar dolar civarında. Kuzey Irak bölgesel yönetimi, bu gelirin önümüzdeki 6 yıl içinde 10 kat artacağını ifade ediyor. Bu durum, bölgenin sosyo-ekonomik yapısını altın çağa taşıyacağı söyleniyor.
Yapılan araştırmalar, Irak’ın genel petrol rezervinin 143 milyar varil olduğu, bunun 40 milyar varilinin Kuzey Irak bölgesinde olduğu biliniyor. Toplam rezervin yüzde 40’ına yakını Kuzey Irak’ta. Bugün itibariyle Irak’ın günlük üretimi 2,2 milyon varil ve parasal karşılığı yıllık 70 milyar dolar. Bu paranın yüzde 17’si, nüfusu 5 milyon civarında olan Kürt bölgesine gidecek.
Kuzey Irak’ta bulunan petrol ve doğal gazın çıkarılıp dünya pazarlarına arz edilmesi konusunda da son aşamaya gelinmiş durumda. Türkiye üzerinden pazarlanacak petrolün ölçülmesi, pazarlanması ve tahsilatının nasıl yapılacağı konuları gibi detay meseleler tartışılıyor. Kuzey Irak, Taq Taq ve Tawke bölgesinden çıkarılarak Zaho üzerinden Türkiye sınırına gelen ve Silopi yakınlarında Kerkük-Yumurtalık boru hattına bağlanmış boru hattından, petrol pompalanmaya başlandı.
Ülkemizin Irak’a yaptığı ihracat 2013 sonu itibariyle 10.7 milyar dolara ulaşmış durumda olup, Almanya’dan sonra ikinci sıradadır. Bu pazarın önümüzdeki yıllarda ülkedeki imar faaliyetleri nedeniyle katlanarak artacağı tahmin ediliyor. Kuzey Irak’ta, Türk malı ise, alınır algısı yerleşmiş durumda. Özellikle gıda ve tekstil sektörlerinde pazarın büyük bir kısmını Türkiye’den gelen ürünler karşılıyor. Kuzey Irak’ta Türkiye’den ithalat yapan firmalar, ithal ettikleri malları Irak’ın tüm dağıtım noktalarına kendi oluşturdukları dağıtım ağları vasıtasıyla ulaştırıyorlar.
Bölgede halen 1500 civarında Türk şirketi faaliyet gösteriyor. Şirketlerin yüzde altmışı inşaatta, yüzde yirmi beşi ev eşyaları ve giyim, yüzde 15’i de enerji, lojistik, reklam, pazarlama, petrol arama, araç kiralama, otel işletmeciliği, sigortacılık ve bankacılık alanında faaliyet gösteriyor. Banka olarak Ziraat, Vakıf, İş, Albaraka ve Bank Asya faaliyet gösteriyor. Henüz yeterince gelişmemiş olan mahalli bankalar yanında bizim bankalarımızın sunduğu finans ve bankacılık hizmeti ciddi bir rekabet avantajı sağlamış durumda. Bankalarımız ve şirketlerimizin önümüzdeki süreçte çok ciddi başarılara imza atacaklarını söylemek kehanet olmasa gerek.
Bölgede alış veriş büyük çoğunlukla nakit dönüyor. Erbil’de sıkça Türkçe tabelalara rastlıyorsunuz. Türkçe, Kürtçe ve Arapça’nın yaygın olarak konuşulduğu Kuzey Irak’ta hızlı bir kalkınma ve gelişme gözlemleniyor. Hatta güney bölgelerinde yaşayan zengin Araplar bile güvenli bölge olması nedeniyle kuzeyden mülk edinmektedirler. Gözlemlediğimiz diğer bir husus ise; Irak içinde özerk yapının devam ettirilme arzusu. Bölgenin mecbur kalmadıkça Irak’tan kopmayacağını düşünüyoruz.
Başlıkta da ifade ettiğimiz gibi, bölge gelecek vaad ediyor. Bu durumu çıplak gözle müşahade etmek mümkün. Ülkemizin Irak ve bölge ile çok iyi seviyelerde ekonomik ilişkileri mevcut. Yakın gelecekte, kültürel yakınlığımız ve ekonomik ihtiyaçlar bu ilişkiyi daha ileri boyutlara taşıyacaktır diye düşünüyorum.
Genel Bakış
Osman Akyüz
Türkiye Katılım Bankaları Birliği
Genel Sekreteri