Her yıl, bir aylık kıdem tazminatı çalışanın kendi iradesi dışında işverenin tasarrufunda
kalıyor. Kıdem tazminatı yerine “yıpranma tazminatı” adı altında geliştirilecek bir model ile her yıl sonunda, iyi niyetli işçi işveren ilişkileri çerçevesinde çalışanın hak ettiği tazminat kendisine ödenebilir.
Türk sanayinin ve ekonomisinin gelişmesindeki önemli engellerden biri olan kıdem tazminatı yıllardır hem işverenler, hem de sendikalar tarafından tabu haline getirildi, bir hak olarak değerlendirildi.
İyi niyetli olmayan işçi-işveren ilişkilerinde çoğu zaman olaylar istismar konusu oldu. Bazı işverenler kıdem tazminatı ödememek için kayıt dışı çalıştırma gibi yanlış yollara tenezzül etti, bazı işçiler ise işten atılarak tazminat alabilme yönünde iş yerinde kötü davranışlara yöneldi. Çoğu zaman işletmenin ekonomik darboğaza girmesi sonucu işverenin mal varlığı bu tazminatları ödeme konusunda yetersiz kaldı.
Kul hakkı ve hukuk açısından, iyi niyetli işçi işveren ilişkileri çerçevesinde çalışanın kazandığı tazminat hakkı, kıdem tazminatı yerine, yıpranma tazminatı olarak her yıl kendisine ödenmeli. Zira mevcut mevzuata göre çalışanın hak ettiği tazminat konusunda hak sahibinin kendi iradesi dışında işveren vasi olarak tayin ediliyor.
Yüce Peygamberimiz (sav) “çalışanın emeğinin karşılığını teri kurumadan veriniz” buyuruyor. Uygulamada ise çalışanın ancak işten atılması, emekli olması ya da ölümü halinde tazminat ödeniyor, sağlığında sıkıntı içinde yaşayan bir çalışanın tazminatı ölümü halinde varislerine kalıyor.
Konuyu açacak olursak, her yıl bir aylık kıdem tazminatı hak eden çalışanın hak ettiği alacağı, kendi iradesi dışında işverenin emrinde kalıyor.
Dünyada bu ölçüde bir örnek olmadığı biliniyor.
Başbakan Yardımcısı Sayın Ali Babacan’ın son günlerde açıkladığı “Avusturya Modeli” iş dünyasında tartışılıyor. Bu modelde dikkat çeken husus bir banka hesabına aylık kesintiler halinde kıdem tazminatının yatırılması yani bir fon oluşturulması. 58. ve 59 Hükümetlerde Sanayi ve Ticaret Bakanlığım sırasında ESDK (Ekonomik Sorunları Değerlendirme Kurulu) Koordinatör Bakanı iken görev kapsamında “işletmelerin rekabet gücünü artırmak kayıt dışı ekonomiyi kontrol altına almak” konusunda çalışma yaptık. 2005 Ekimi’nde hükümete sunduğumuz ancak uygulama imkânı bulamadığımız bu çalışmalar kapsamında hazırladığımız modeli, kıdem tazminatı konusunda yerli model olarak ilgililerin görüşlerine sunuyorum.
1) Birikmiş kıdem tazminatı işveren yükümlülüğünde kalacak ve işveren maliye bakanlığının her yıl belirleyeceği seviyede birikmiş tazminatı en geç 5 yıl içinde çalışana ve/veya varislerine ödeyecek.
2) Yasanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren kıdem tazminatı “yıpranma tazminatı” adı altında her yılsonunda o takvim yılı çalışanın hak ettiği tazminat kendisine ödenecek.
Böylece işveren çalışanın parasını muhafaza eden vasisi durumundan kurtulacak, işçi hak ettiği tazminatını kendi iradesi ile hayatta iken alarak ihtiyaçlarını karşılayabilecek ve nihayetinde sanayimizin önündeki bir engel de kalkmış olacak.
Maliye Bakanlığının kontrolü altında çalışanların eline geçecek bu meblağlar tasarrufa ya da tüketime yöneleceğinden ekonominin durgunluktan çıkması, pazarın canlanması ve üretimin artmasına zemin hazırlayacak. Geçmişte kurulan fonların sağlıklı çalışmadığı gerçeğini de hatırlatarak duruma bir kere daha dikkat çekiyorum.
Ali COŞKUN
58. ve 59. Hükümet Sanayi ve Ticaret Bakanı