-Devletçi uygulamalar ve zabıta gücü ile fiyat istikrarı sağlanmaya çalışılması olumsuz bir ortam oluşturur. Ya stokçuluk başlar ya da üretici maliyet artışlarına dayanamayıp üretimden vazgeçer ki bu da fiyatların tekrar tırmanmasına sebep olur. Bu durumda üretim maliyetlerini olumsuz etkileyen döviz, faiz, enerji fiyatları üzerinde durulması en akılcı çözüm olacaktır.
–Ne yazık ki bazı dış ve iç güç odaklarının etkisiyle hala AVM ve zincir mağazalar sağlıklı bir yapıya kavuşturulamadı. Bu nedenle rekabete dayalı arz-talep dengesi, maliyet artışı artı makul kâr oluşmasıyla piyasa şartlarının dengeleyip oluşturacağı fiyat istikrarı sağlanamadı.
2002 yılına girdiğimizde piyasalarda güven sarsılmış, yıllardır yanlış uygulanan köyden şehre göç olaylarıyla köylünün üretimi terk etmesi şehirde tüketici olması, şehirlerde yaygınlaşan gecekondulaşma ile çarpık yapılaşma çoğalmış, sosyal sorunlar giderek tırmanmaktaydı.
Ekonomimiz faiz-döviz-borsa üçgeninde çırpınmakta yüksek faiz, yüksek enflasyon olgusu ile halkın çeşitli kesimleri yüksek hayat pahalılığı karşısında çaresiz durumdaydı.
İş yerleri kapanıyor, KOBİ vasıflı kuruluşlar ve esnaf zor günler yaşıyordu. Yatırımlar, üretim büyük ölçüde durmuş, kontrolsüzce yayılan alışveriş merkezleri (AVM) ve zincir mağazalarda raflar adeta ithal mallarıyla dolmakta, yabancılar pazarımıza ortak olmaktaydı. Gıda maddeleri ve giyim malzemeleri başta olmak üzere birçok bölgede tezgâh altına girerek çift fiyatla satılmaktaydı.
AK PARTİ YENİ KURULMUŞ VE SEÇİMLERDE TEK BAŞINA İKTİDAR OLMUŞTU
Siyasi hayatımız ani erken seçim kararıyla yeni bir döneme girmişti. AK Parti yeni kurulmuş olmasına rağmen Kasım 2002 seçimlerinde tek başına iktidar oldu.
Oluşan güven ortamında başta israfı önleme, tasarrufa yönelme ile cari açık ve bütçe açıkları ele alındı. “Para Politikalarının – Mali disiplinli politikalarla desteklenip üretim politikaları ile bütünleştirilmesi” ve “üretim-yatırım-ihracat seferberliği” ile sürdürülebilir kalkınmaya yönelinmesine karar verildi. Önceden hazırlanmış programla acilen alınan gerçekçi önlemler olumlu gelişmeler oluşturmaya başlamıştı.
DEVLETÇİ YÖNETİMLERDE UYGULANMIŞ OLAN ÖNLEMLER BENİMSENMEDİ
Öncelikle halkın huzurunu sağlayacak piyasalara düzen getirme yönünde devletçi yönetimlerde uygulanmış olan milli korunma, tanzim satışları, kooperatifleşme, fiyat denetimi, zabıta v.b. tedbirleri gündeme gelmişti.
Hükümette bu önlemlerin kısa vadeli olup geçmişte denendiği ve sonuç alınamadığı konusu kabul görünce kısa, orta ve uzun vadeli politikalara önem verildi.
Piyasa sahipsizliğini adaletle önlemek ve yeni bir düzen getirme yönünde hükümetin üçüncü ayında (06/03/2003) “4007 Sayılı Tüketici Haklarını Koruma” yasasıyla acil uygulamalar yürürlüğe girdi. Serbest piyasa kuralları çerçevesinde fiyatlarda dengeler sağlandı, odalar, borsalar, esnaf kuruluşları, illerde ilçelerde kurulan Tüketici Hakları Hakem Heyet Kurulları sorunları hızla çözmeye başladı.
SATILAN MAL GERİ ALINMAZ” LEVHALARI İNDİ, MÜŞTERİ MEMNUNİYETİ DÖNEMİ BAŞLADI
Çeşitli mallara garantili satışlar, ayıplı mallara iade hakları getirilerek asırlardır mağazalarda asılı “Satılan Mal Geri Alınmaz” levhaları indi, müşteri memnuniyeti esaslı ticari dönem başladı.
Anayasamızın 172. ve 173. maddelerinde “Devlet tüketicileri, esnafı ve sanatkârı korur” hükmü gereğince bu kez haksız rekabeti ve haksız kazancı önlemek amacı ile hızla yayılmaya başlayan, bir çok esnafımızın, tüccarımızın işini terk etmesine sebebiyet vererek piyasada tekel durumuna gelmeye başlayan AVM alış-veriş merkezleri ve zincir mağazalar konusundaki yasal boşluğu çözme kararı verildi.
2004 YILINDA ÇOK YÖNLÜ BİR YASA TASARISI HAZIRLANDI
Gelişmiş ülkelerdeki mevzuat ve uygulamalar incelendi, Valilikler, Belediye Başkanlıkları, TOBB’a bağlı ticaret, sanayi odaları, ticaret borsaları ve TESK’e bağlı esnaf odaları, tüketici kuruluşları ile toplantılar düzenlenerek 2004 yılında çok yönlü bir yasa tasarısı hazırlandı. 2006 ve 2007 yıllarında Bakanlar Kuruluna gönderilmesine rağmen yasalaşamadı. Devam eden yıllarda uygulanan merkezi yönetimle alınan tedbirler ise piyasayı disipline etmede etkili olamadı.
Hazırlanan yasa taslağı ile özel olarak;
- İllerde ve ilçelerde bu mağazaların kurulabileceği yerlerin imar planlarında belirlenmesi, eğer imar planları hazır değilse Valilerin başkanlığında ilgili kuruluşların temsilcilerinin katılacağı kurullar tarafından mevcut ticaretin ve trafiğin yoğun olmadığı şehir merkezleri dışında belirlenmesi
- Alışveriş ticari bir işlem olduğundan üreticilerle önceden ticari şartların belirlenip sonradan anlaşma dışı baskılarla ve taleplerle üreticilerin mağdur edilmemesi
- Zincir mağazalarda ana mağazalarda kullanma tarihi geçme durumunda olan malzemelerin satılmaması
- Yabancı sermayeli AVM’de satılan ithal mallarının döviz değeri kadar raflarında yer alan yerli ürünlerinde ihracatla yurt dışı mağazalarında satılması
- Haksız kazanç ve halkın aldatılmasına zemin hazırlayan seri sonu, taşınma, iflas v.b. satış kampanyalarının Ticaret Odalarından alacakları izin ve uygulanan denetimlerle yapılması
- AVM’lerin hafta sonu, resmi tatil günlerinde AB ülkelerinde olduğu gibi çalışma gün ve saatlerinin belirlenmesi hedeflenmişti.
HALA AVM VE ZİNCİR MAĞAZALAR SAĞLIKLI BİR YAPIYA KAVUŞTURULAMADI
Ne yazık ki bazı dış ve iç güç odaklarının etkisiyle hala AVM ve zincir mağazalar sağlıklı bir yapıya kavuşturulamadı. Bu nedenle rekabete dayalı arz-talep dengesi, maliyet artışı artı makul kâr oluşmasıyla piyasa şartlarının dengeleyip oluşturacağı fiyat istikrarı sağlanamadı. Geçmişte olduğu gibi devletçi uygulamalar ve zabıta gücü ile fiyat istikrarı sağlanmaya çalışılması halinde yapılacak müdahaleler unutulmasın ki olumsuz bir ortam oluşturur. Ya stokçuluk başlayarak mallar tezgâh altına girip çift fiyatlar uygulanır ya da üretici maliyet artışlarına dayanamayıp üretimden vazgeçer ki bu da fiyatların tekrar tırmanmasına sebep olur.
Bu durumda üretim maliyetlerini olumsuz etkileyen döviz, faiz, enerji fiyatları üzerinde durulması en akılcı çözüm olacaktır.
Ali Coşkun
58. ve 59. Dönem Sanayi ve Ticaret Bakanı
coskun@turcomoney.com