Atalarımız yüzyıllarca önce ne güzel söylemişler; “Ehemmi mühimme tercih ediniz” sonraları batılılar inceleyip, araştırmışlar Pareto Analizi’ni bulmuşlar. Kısacası yapılacak iş ve denetimde öncelik sırasının belirlenmesi. Siyasette, ülke yönetiminde, iş hayatında özellikle ekonomik kararlarda üst düzey yetkililer yol göstermek, ya da teşvik için hedef belirtebilirler ve çoğu zaman gereklidir de ancak icraatcı ve sorumlu olan yöneticiler öncelikleri belirlemekle yükümlüdürler. Otomotiv sanayi, ülkelerin gelişmesinde ekonominin kalkınmasında itici bir güçtür, bir çok gelişmiş ülkede de yan sanayiyi sürükleyen öncü sanayidir. Kaldı ki otomobil günümüzde lüks olmaktan çıkmış hayatın vazgeçilmez ihtiyaçları arasında yer almıştır. Geçmişte Devrim otomobilin başarılı olamayışında bir çok sebep sayılsa da bana göre ana sorun o tarihlerde Türkiye’de yan sanayinin olmayışıdır.
İLLA DA YERLİ OTOMOBİL TUTKUSUNU ANLAMAK MÜMKÜN DEĞİL Her gelişen ülkede yerli bir otomobil arzu edilmesi doğaldır ve sanayinin gelişmesinde
de ileri bir adımdır. Bu konuda Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanımız Fikri Işık tarafından gösterilen çabalara, söylemlere ömrünü sanayiye vermiş bir kişi olarak karşı değilim, nitekim bir kaç kuruluşun elektrikli ya da hibrit otomobil araştırmalarını ve denemelerini ilgiyle izliyoruz. Ancak illa da yerli otomobil tutkusunu anlamak mümkün değil, serbest pazar ekonomilerinde pazar ekonomisinin geçerli olduğunu piyasamızda mevcut otomobiller karşısında tüketicinin belirleyeceği model, kalite, maliyet, rekabet şartlarını unutmamalıyız.
“ÜRETİMİ, İTHALATA BOĞDURMAYALIM”
Gelelim bu günlerde sürüp gitmekte olan et davasına. Et insan hayatında temel beslenme gıdalarının başında geliyor ve halkımızı yakından ilgilendiriyor. TÜİK Türkiye İstatistik Kurumu 2015 yılı son çeyreği kırmızı et üretim istatistiklerini açıkladı. Bir önceki yılın aynı dönemine göre %26,2 oranında azalarak 297 ton olmuş, yıllık üretim ise bir milyon 149 bin 262 ton olarak gerçekleşmiş. Tarım, Gıda, Hayvancılık Bakanımız Faruk Çelik et fiyatları, kalitesi arz talep dengesi konusunda şiddetli biçimde mücadele verirken bir taraftan da yıllar sonra et ithalatı gündeme taşındı. Son açıklamalara göre fiyat belirleme yönünden Et ve Süt Kurumu 23,30 TL/kg+KDV fiyatla toptan karkas dana eti teslimatına başlıyormuş. Bu durumda halkın büyük ihtiyacı olan kıymanın 32.TL/kg, kuşbaşı ise 34.TL/ kg olacağı açıklandı. Oysa ki kasaplar bu fiyatların geçerli olamayacağını ortaya koydular. Kabul edelim ki ortalama 40.TL/ kg olsun; oysa ki bazı cins etler 45- ila 60.TL arasında satılıyor. TZOB Türkiye Ziraat Odaları Birliği Başkanı Şemsi Bayraktar haklı olarak tedbirleri yeterli bulmadığını belirterek “üretimi ithalata boğdurmayalım” diyerek ithalata karşı olduğunu açıkladı. (1)
GEÇERSİZ SLOGANLAR, LÜKS YATIRIMLARDAN UZAK DURMALIYIZ
Konuya daha çok girme eğiliminde değilim, ben burada yatırımlar planlanırken ülke menfaatlerinin uzun vadede göz önüne alınması gerektiği üzerinde durmak istiyorum. Zira tarımın temeli olan gıda maddeleri üretimi ve tüketimi konuları yıllardır tartışılıyor. Geçersiz sloganlardan, verimi düşük gösterişli lüks yatırımlardan uzak, katma değeri yüksek ürünlere teşvikler sağlayıp, bölge yatırımlarında gerçekçi programlara ihtiyacımız var. O zaman bizler de ülkemiz de bu sıkıntılarla karşılaşmaz, dünyada 4. sanayi devriminin tartışıldığı önemli konuları görüşürüz.
YERLİ OTOMOBİLDEN NEYİ ANLIYORUZ?
Şimdi yerli otomobil tutkumuza dönüyorum ve kendi kendime soruyorum, Türkiye’de yabancı sermaye katılımı ile yapılan ve ihracatımızda da başı çeken otomotiv
endüstrisi yerli sayılmaz mı? Yerliden biz neyi anlıyoruz? Sermayesi mi, adı mı, şekli mi? Parça sayısı mı, katma değer mi? Yoksa devrim arabası gibi kamu kuruluşu imalatını mı? Tam olarak ortaya koyamadık. Kaldı ki aşırı derecede bu konuya bir babayiğit aramamız acaba mevcut yatırımcıyı da olumsuz yönde etkilemiyor mu? Anladığım kadarı ile halk tipi bir otomobil düşünülüyor, varsayalım ki ağırlığı 2000 kg, fiyatı ise rekabet karşısında tahminen 40.000,-TL olsun. Yani kilosu 20,-TL’den satılacak etin ise kilosu halen 40,- ila 60,-TL…! Yerli otomobilin teşvik verilerek destekleneceği de açıklanıyor. Peki yatırımı ve katma değeri ne olacak? Bu durumda verilecek teşvikli yatırımın ekonomiye sağlayacağı katma değeri halkımızın acil ihtiyaçlarını göz önünde tutarak planlarımızı yapmalıyız. Öncelik sırasının babayiğitini ete mi yoksa otomobile mi ayıralım? Acaba ekonomimiz ve halkımız için hangisi elzem? Son söz; ülke gerçekleri karşısında ehemmi, mühimme tercih edelim