İSTANBUL (AA) – Ünlü yönetmen Ömer Faruk Sorak, bu yıl sekizincisi gerçekleştirilen "Kısa'dan Hisse Kısa Film Festivali"nde yönetmenliğe adım atma sürecini ve mesleğinin inceliklerini anlattı.
Festival kapsamında Atatürk Kültür Merkezi (AKM) Yeşilçam Sineması'nda düzenlenen ve yönetimini gazeteci Ali Demirtaş'ın üstlendiği ustalık sınıfında Sorak, sinema merakına fotoğraf asistanı olarak başladığını belirterek, "Mahallemizdeki fotoğrafçı Cumali abinin yanına giderek bir fotoğrafın nasıl oluştuğunu hayranlıkla izlerdim. Fotoğraf tutkusu benim üniversitede basın yüksekokulunu seçmemi sağladı ve okuldan sonra mesleğe kamera asistanı olarak başladım. Kamera asistanlığı benim hedeflediğim bir iş değildi ama zaman içinde bende bir film yapma isteği oluşturdu." dedi.
Sorak, TRT'de asistan olarak çalıştığı sırada gelen teklifleri değerlendirerek yönetmen asistanı, görüntü yönetmeni ve daha sonra yönetmen olduğunu aktardı.
– "Bütün amacım, kurgulanmış dramalar üretmeye ulaşmaktı"
Yönetmenliğe ilk başladığında müzik videolarına yoğunlaştığı bilgisini veren Sorak, "Daha sonra hayatıma reklam filmleri girdi. Reklam filmlerine yoğunlaşınca müzik videolarını terk ettim. Sinemaya ilgi duyunca da reklam filmlerini terk etmek durumunda aldım. İlk baştan beridir bütün amacım ve hedefim, kurgulanmış dramalar üretmeye ulaşmaktı." diye konuştu.
Ömer Faruk Sorak, "Hayatın kendisi sıkıcı ama hayatın yeniden kurgulanmış hali ilgi çekicidir." diyerek, yönetmenliğin hayatı yeniden kurgulamak olduğunu kaydetti.
Yönetmenliği aynı zamanda hikaye anlatıcılığı olarak gören Sorak, "Filmografim içinde her türlü film var. Yapacağım işe önce bakıyorum, seyircinin koltuğunda oturup izlediğim zaman hoşuma gider mi diye soruyorum ve ona göre hikayeleri anlatıyorum." görüşünü paylaştı.
Sorak, bir yapımda yönetmenin rolünü orkestra şefine benzeterek, "Orkestra şefi olarak enstrümanlara, o enstrümanı çalanlar kadar hakim olamazsınız ama doğru zamanda doğru notaya basmalarını sağlamak zorundasınızdır. Sinema, yönetmenin son kararıyla işleyen bir iştir." değerlendirmesinde bulundu.
– "Senaryonun sınırı, yönetmenin ikna olduğu kadardır"
Yazdığı metne müdahale ettirmeyen senaristlerle iyi anlaşamadığını vurgulayan Sorak, "Hikayeyi yazmakla anlatmak farklıdır. Bir fıkra belki çok komik değildir ama anlatanın üslubu sayesinde daha komik hale gelebilir. Bu yüzden yazının görselleştirilmesi konusunda son sözün yönetmene ait olması gerektiğini düşünüyorum. Bence sinemada senaryo ve diğer alt birimlerin sınırı, yönetmenin ikna olduğu kadardır." dedi.
Sorak, konuşmasının ardından katılımcıların sorularını yanıtladı ve kendi senaryosunu çekip çekmeyeceğine dair soruya, "Yaptığım işler içinde hikayesi bana ait olan filmler var. Ama bilgisayarın başına geçip senaryo kaleme alma kısmı benim için ayrı bir odaklanma gerektiriyor. Ben genelde kamera arkasında, ayakta olduğum için o konsantrasyona sahip değilim. Bu yüzden bu tür şeyleri bilen ellere teslim etmeyi tercih ediyorum." cevabını verdi.
– "Dijital platformlarda nicelik çoğalınca nitelikli iş azaldı"
Dijital platformlar hakkında ne düşündüğüne dair soruya ilişkin ise ünlü yönetmen, şunları söyledi:
"Pandemi döneminde sinemalar kapandığı için insanlar dijital mecralara yöneldi, fakat şu an oradan da sıkıldılar. Geçen bir arkadaşım, üye olduğu platformda izleyecek bir içerik kalmadığını söyledi bana. Halbuki çok içerik var, ama kalite azaldığı için bir bıkkınlık oluşuyor izleyicide. Nicelik çoğalınca nitelikli iş azaldığı için bu platformlarda beğenilerin düştüğünü görüyoruz. Şimdi dijital platformlar da abone sayısı dolgunluğu yaşadığı ve yeni aboneler gelmediği için desteklediği yapım sayısını düşürdü. Dolayısıyla ben bir süre daha sinemaların mecra olarak değerini koruyacağını düşünüyorum."
İsrail'in Gazze'deki saldırılarını değerlendiren Ömer Faruk Sorak, "Şu an gözümüzün önünde bebekler öldürülüyor, dünya çok daha kötüye gidiyor. Böyle devam ederse dünyanın 100 yıl öncesine gideceğini öngörüyorum." şeklinde konuştu.
– 8. Kısa'dan Hisse Kısa Film Festivali
"Kurmaca", "Deneysel", "Belgesel", "Animasyon", "Lise" kategorilerinde 25 kısa filmin ödül için yarışacağı festivalde, yarışma dışı bir gösterim seçkisi de yer alıyor. Festivalin bu yılki Yapım Desteği Ödülleri içinse 10 kısa film projesi yarışıyor.
Festivalin ana jürisi yönetmen Mehmet Bahadır Er'in jüri başkanlığında yönetmen Elif Sözen, yazar ve senarist Güven Adıgüzel, akademisyen Zeynep Merve Uygun ile yönetmen Bekir Bülbül'den oluşuyor.
Toplam 125 bin lira ödül verilecek festivalin gösterim ve etkinlik programının ardından müzisyen Hakan Dedeler'in konuk olacağı kapanış ve ödül töreni 16 Kasım'da Atlas Sineması'nda gerçekleştirilecek.