İstanbul'da "Uluslararası Hukuk Bağlamında Filistin Konferansı ve Forumu-4" düzenlendi - Haber 1Haber 1

İstanbul'da “Uluslararası Hukuk Bağlamında Filistin Konferansı ve Forumu-4” düzenlendi

İstanbul'da “Uluslararası Hukuk Bağlamında Filistin Konferansı ve Forumu-4” düzenlendi

18 Şubat 2025 - 19:00

ABONE OL

İSTANBUL (AA) – İstanbul'da "Uluslararası Hukuk Bağlamında Filistin Konferansı ve Forumu-4" gerçekleştirildi.

İstanbul Medeniyet Üniversitesi'nde gerçekleştirilen konferansın açılışında konuşan İstanbul 2 Nolu Barosu Başkanı Yasin Şamlı, İsrail'in Gazze'de işlediği suçlara karşı uluslararası hukuk mekanizmalarını harekete geçirmek için yürüttükleri çalışmaları anlattı.

Şamlı, Gazze'de yaşananlara karşı hukuki bir girişimde bulunma kararı aldıklarını belirterek, Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) ve Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği'ne (BMİHYK) başvurduklarını söyledi.

Bu doğrultuda bir dosya hazırladıklarını ve hukukçuların imzasına açtıklarını belirten Şamlı, "Hamdolsun tarihte benzeri olmayacak bir şekilde dünyanın 12 farklı ülkesinden 3 bin 61 hukukçu çok kısa bir sürede bizim bu başvurumuzu imzaladı. Götürüp Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne teslim ettik." diye konuştu.

Oradaki soruşturmanın başındaki savcı ve mahkeme yetkilileriyle görüştüklerini anlatan Şamlı, yetkililerin kendilerine başvuran 5 devletten en nitelikli başvurunun kendilerine ait olduğunu söylediğini aktardı.

UCM'deki savcının şaşkınlık içinde, "Biz Gazze'ye giremiyoruz, siz bu delilleri nasıl aldınız" diye sorduğunu aktaran Şamlı, kendisinin de ona Gazze'de yaralanıp Türkiye'ye gelen kişilerden noter huzurunda ifadeler alındığını ve bu kişilerin Gazze'deki akrabalarıyla görüntülü bağlantılar kurularak, noter tasdikli beyanlar topladıklarını söylediğini anlattı.

Şamlı, uluslararası ceza hukukunda yer alan soykırım, insanlığa karşı savaş ve saldırı suçları olmak üzere 4 suç tipinin de Gazze'de yaşandığını, kendilerinin de bu suçların unsurlarını ve hangi hallerde gerçekleşmiş olabileceğini dilekçelerinin içeriğinde ayrıntılı bir şekilde anlattıklarını kaydetti.

– "Eğer dünyada adalet sağlanacaksa bunu yalnızca Müslümanlar sağlayacaktır"

Hazırladıkları başvuruyu BMİHYK'ye de sunduklarını anlatan Şamlı, "Hamdolsun, dilekçemizin içeriğini ve delilleri görünce şunu söylediler: 'Eğer kabul ederseniz dilekçenin üzerindeki İstanbul 2 No'lu Barosu ibaresini silelim, yerine BMİHYK yazalım ve Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne gönderelim. Başvurunuz aynı zamanda Birleşmiş Milletler'in de başvurusu olsun'" diye konuştu.

Şamlı, Filistin konusunda yürüttükleri hukuki mücadeleye ilişkin, "Bizim bu baroyu kurarken bir iddiamız vardı; 'Türkiye'nin en güçlü barosu olacak' dedik. Ama kader bizi şu noktaya getirdi. Bunu gönül rahatlığıyla söylüyorum. Dünyanın en güçlü barosuyuz." dedi.

Gazze'deki saldırılarda ölenlerin yarısından fazlasının çocuk olduğunu öğrendiklerinde ise çocuk soykırımı ve kadın soykırımı olmak üzere iki ayrı dosya daha hazırlayıp UCM'ye ve BMİHYK'ye sunduklarını belirten Şamlı, "Başvurulardan hiçbir şey çıkmayacak, insanlığın vicdanını rahatlatacak bir şey olmayacak diye düşünüyordum. Ama hamdolsun biliyorsunuz, iki soykırımcı hakkında, Netanyahu hakkında mahkeme tutuklama kararı çıkardı." ifadelerini kullandı.

Şamlı, İslam dünyasının kendi hukuk sistemini kurması gerektiğini vurgulayarak, "Benim gönlüm, Müslümanların muhtaç olmaması yönünde. İslam dünyasında ve Türk dünyasını da içine alacak şekilde uluslararası bir ceza mahkemesi mutlaka kurulmalıdır. Bunun zorluklarını biliyorum ama bunun mücadelesi verilmelidir. Eğer dünyada adalet sağlanacaksa bunu yalnızca Müslümanlar sağlayacaktır." değerlendirmesinde bulundu.

– "Adalet ve hukukun yanında olmaya devam edeceğiz"

AK Parti Denizli Milletvekili ve TBMM Anayasa Komisyonu Üyesi Cahit Özkan da 15 Ocak itibarıyla başlayan ateşkes sürecine dair değerlendirmelerde bulunarak, geçmişte yaşanan ateşkes süreçlerinin yarattığı kaygıları hatırlattı.

Ateşkes sürecine ilişkin üç aşamalı bir planın öngörüldüğünü ifade eden Özkan, ilk aşamada esir takasının, ikinci aşamada İsrail'in Gazze topraklarından tamamen çekilmesinin, üçüncü aşamada ise Gazze'nin yeniden inşa edilmesi ve bölgeye kalıcı huzurun sağlanmasının planlandığını ifade etti.

Özkan, şöyle devam etti:

"Ancak, henüz ilk aşamada bile sıkıntılar yaşanırken ve ateşkesin sonlandırılması tehditleri sürerken, ikinci aşamaya geçildi. İsrail gerçekten işgal ettiği topraklardan çekilecek mi? Gazze halkı evlerine dönebilecek mi? Bölge yeniden inşa edilecek mi? Biz bunun beklentisi içindeyken maalesef çok daha vahim bir iddiayla bir beklenti içinde olduklarını, orada modern şehirler kuralım, onlara biraz da para verelim, başka yere gitsinler gibi asla kabul edilmeyecek o açıklamaları yaptılar."

Filistin halkının yanında olduklarını vurgulayan Özkan, "Hukuk, adalet ve maşeri vicdan, Filistin'in ve mazlum Gazze halkının yanındadır. Biz de bu hak ve hukuk mücadelemizi sadece bugün için değil, uzun soluklu ve nihai adalete ulaşana kadar takip edeceğiz." diye konuştu.

– "Bugün gündemimiz Filistin ve Gazze ama yarın başka bölgeler de bu sürecin içine girecektir"

İstanbul Medeniyet Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Gülfettin Çelik ise medeniyetlerin belirli döngülerde yükselip çöktüğünü belirterek, "Bu, tarihin değişmez bir kanunudur. İnsan ömründe olduğu gibi, medeniyetlerin de genişleme ve daralma dönemleri vardır. Biz, daralma sürecine denk gelen bir nesiliz ve insanlığımız da bu süreçte vereceğimiz tepkilerle sınanacaktır." değerlendirmesinde bulundu.

Çelik, Filistin'de yaşananların küresel bir bağlamda ele alınması gerektiğini belirterek, "Bugün gündemimiz Filistin ve Gazze ama yarın başka bölgeler de bu sürecin içine girecektir. Medeniyetin genişleme dönemlerinde kurumlar herkese pay dağıtmaya eğilimlidir. Ancak daralma dönemlerinde bu düzen değişir ve 'Önce ben, sonra sen, hatta sen hiç' anlayışı hakim olur." diye konuştu.

Bu sürecin dünya genelinde yaşanan siyasi ve ekonomik krizlerle birlikte daha da belirgin hale geldiğini ifade eden Çelik, "Trump'ı görüyoruz, Putin'i görüyoruz, göremediklerimiz ise Suriye'de karşımıza çıktı. Daha bilmediğimiz birçok gelişme kapalı kapılar ardında yaşanıyor." dedi.

– "Bireylerin, sivil inisiyatiflerin devreye girmesi daha etkili olabilir"

Prof. Dr. Çelik, mevcut küresel düzenin sürdürülemez olduğunu vurgulayarak, sadece devletler ve uluslararası kurumlar üzerinden çözüm arayışına girmenin yeterli olmayacağını söyledi.

Bireysel inisiyatiflerin ve sivil toplumun bu süreçte kritik bir rol oynayacağını belirten Çelik, "Üniversiteler, barolar, meclisler elbette çalışmalarını sürdürecektir. Ancak bireylerin, sivil inisiyatiflerin devreye girmesi daha doğal, daha masum ve dolayısıyla daha etkili olabilir." dedi.

Medeniyetin mevcut krizden çıkış yolunun daha adil ve insani bir dünya düzeni kurmaktan geçtiğini vurgulayan Çelik, "Eğer daha yaşanabilir bir dünya modelini doğru bir şekilde ifade edebilirsek, Batı medeniyetinin 250 yıldır süregelen çöküş süreci çok daha hızlanacaktır. Çünkü zaman artık hızlandı." şeklinde konuştu.

Çelik, "Öncelikle mağduriyetlerin fark edilmesi ve bunların sadece yerel meseleler olmadığının anlaşılması gerekir. Küresel farkındalık yaratmak ve bireyleri harekete geçirmek, içinde bulunduğumuz krizden çıkışın en önemli yollarından biridir." ifadelerini kullandı.

– Konferansta uluslararası hukuk açısından Filistin meselesi tartışıldı

Konferans kapsamında gerçekleştirilen oturumlarda, konunun uzmanı hukukçular tarafından, "Uluslararası hukukun Filistin ile imtihanı", "Kudüs'ün hukuki statüsü", "Soykırım suçu", "Filistin-İsrail ateşkesi ne anlama geliyor?", "UCM'nin Netanyahu kararı", "İsrail'in Gazze'de soykırım iddialarına ilişkin uluslararası sorumluluğu" ve "Uluslararası insancıl hukukun orantılılık ilkesi kapsamında 2023-2024 Gazze savaşı" gibi başlıklar ele alındı.

İstanbul 2 Nolu Barosu koordinatörlüğünde düzenlenen konferans, İçişleri Bakanlığı Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü, Anayasa Hukukçuları Derneği, Türkiye Hukuk Platformu işbirliğinde gerçekleştirildi.

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.