
İSTANBUL (AA) – "Hicret: Hazreti Peygamber'in İzinde" belgeselinin Türkiye'deki ilk gösterimi ve aynı isimle Türkçeye çevrilen kitabın tanıtımı yapıldı.
Ketebe Yayınları ve Kral Abdülaziz Dünya Kültür Merkezi (ITHRA) işbirliğiyle Rami Kütüphanesi'nde gerçekleştirilen etkinlikte, "Hicret" rotası üzerine yapılan yeni araştırmalar ele alındı.
Belgesel gösterimi, kitap tanıtımı ve alanında uzman isimlerin katıldığı panelin yer aldığı etkinliğe katılan akademi, medya ve sanat dünyasından davetliler, hicretin derin, tarihi anlamlarını ve bugünle bağlantılarını keşfetme fırsatı buldu.
Yönetmen Ovidio Salazar, programdaki konuşmasında, belgesele giden yolculuğunun yıllar önce, genç bir adamken İstanbul'da başladığını söyledi.
Müslüman olduktan sonra Abdullatif ismini seçen ve İslam kültürü ve medeniyeti üzerine filmler yapan usta yönetmen, hikayesinin başlangıcına ilişkin şunları anlattı:
"Yıllar önce bilgi peşinde memleketinden ayrılan, yirmili yaşlarda bir genç olarak birkaç ay için İstanbul'a gelmiştim. Bir gün yolda yürürken yerde Kabe-i Şerif'in resminin bulunduğu bir kartpostal gördüm. Yeni yırtılmıştı, tozunu aldım ve cebime, kalbime yakın bir yere koydum. Kutsal yerlere saygı duyulmalı ve onları kalbinize yakın tutmalı insan diye düşündüm. Henüz Müslüman olmamıştım ama bu benim İslam'ın imajına saygı göstermem gerektiğini anlamamı sağladı ve bir bakıma hayatımın bir motifi haline geldi."
İslam'ın yüceliğini yansıtan görsel imgeler ve filmler hazırlamaya devam ettiğini aktaran Salazar, "Allah ve Peygamber sevgisi üzerine filmler üzerine çalışıyordum ve sonra ansızın Dr. Idries Trevathan bana yazdı ve beni bu yolculuğa çıkmaya davet etti. Henüz Abdullah Alkadi'nin çalışmalarını bilmiyordum ve aslında uzun bir süre Müslüman olarak hicretin ne anlama geldiğini ve ayrıntılarını da tam olarak bilmiyordum. Bu yolculuğa çıkmam benim için büyük bir onur gibiydi." ifadesini kullandı.
Belgeselin çekimlerinde çok fazla izlenim edindiğini aktaran Salazar, Peygamberin yüzünü Mekke'ye döndüğünde gördüğü kalenin de dönüm noktalarından biri olduğunu, pek çok detayı film aracılığıyla izleyicilere iletmeye çalıştığını anlattı.
Göçün gerektiğinde olumlu bir şey olduğunu ve Hicretin bugüne mesajının da buradan görülebileceğini dile getiren Salazar, "Kimse evini terk etmek istemez. Çünkü insanın doğup büyüdüğü yer onun için her şey demektir. Fakat bazen ayrılmazlarsa ölümle, zulümle ya da tehlikelerle karşı karşıya kalabilirler. İnsan doğal olarak huzur ve güvenlik ister. Filmde işlemeye çalıştığım mesajlardan biri de buydu. Böylece insanlar üzerine düşünebilir ve bu insanlığın özgürlük, yaşama hakkı ile güven içinde, uyumlu bir hayat sürme arayışında birleştiğini hatırlatır." değerlendirmesinde bulundu.
Yapımcı Yasin Salazar da belgeselin yapım sürecini ve sanatsal anlatımını paylaştı.
– "Gaye insanın aslını bulmasıdır"
İslam Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi (IRCICA) Genel Direktörü Prof. Dr. Mahmut Erol Kılıç ise hicretin yeryüzünde meydana gelen her olay gibi yatay ve dikey boyutları olduğunu belirterek, "Yatay boyutunu hep beraber burada izledik. Peygamber Efendimizin belirli bir rota izlemek suretiyle belirli tehlikelerden de geçerek sekiz gün süren bir yolculuktan sonra Medine'ye gelmesi. Ancak tabii ki bunun bir de dikey boyutu var." dedi.
Hicretten çıkarılacak dersler bulunduğunu ve dini yaşamanın önemini vurgulayan Kılıç, "Aslında din de gaye değildir, araçtır. Gaye insanın aslını bulmasıdır, Allah'ı bilmek, bulmak onu tecrübe etmek." ifadesini kullandı.
Prof. Dr. Kılıç, "Hicretin ruhu nedir diye baktığımız zaman her şeyden evvel rahat, özgür bir ortamda o tecrübeyi yaşama ortamının elde edilmesidir. Mekkeliler o an için bu imkanı kendisine sunmadılar, eziyet ettiler, işkenceler ettiler. O da onlarla bir miktar mücadele etti. Fakat sürekli onlarla mücadele etmek, onların da işine gelecektir. Bugün dahi buradan ders çıkarabiliriz. Küffarın bize sürekli sataşmasına cevap vermeye çalışmak, bizim kendi asli gayemiz olan o manevi yolculuğumuzdan alıkoymaktadır." değerlendirmesini yaptı.
Belgesel filmden de örnekler veren Kılıç, miraç hadisesinde olduğu gibi hicretten de çıkarılacak önemli manevi dersler bulunduğunu sözlerine ekledi.
Hicret güzergahı üzerine 40 yılı aşkın süredir araştırmalar yapan Prof. Dr. Abdullah Alkadi de yenilikçi saha çalışmaları ve modern teknolojilerle desteklenen analizler yaparak konuya ilişkin bilgilerini dinleyicilerle paylaştı. Alkadi, "Son araştırmaların Hicret güzergahının daha doğru haritalandırılmasına katkı sundu." görüşünü dile getirdi.
ITHRA Müzeler Müdürü Farah Abushullaih ve Dr. Idries Trevathan ise hicretin kültürel mirasa etkisini değerlendirdi.
– "Hicrete yeniden bakmak, yarını inşa etmek için de önemli bir imkan"
Ketebe Yayınları Yayın Danışmanı Ömer Faruk Yeni ise "Değişen dünyada hicrete sanatsal ve akademik yönleriyle yeniden bakmak, geçmişi anlamak kadar bugünü ve yarını inşa etmek için de önemli bir imkan. Bu anlamlı kültürel işbirliğini, Hazreti Peygamber'in Hicret yolculuğunun son durağı olan Eyyüb el-Ensari'nin manevi huzurunda, İstanbul'da gerçekleştirmekten büyük bir onur duyuyoruz" diye konuştu.
ITHRA İslami Sanatlar Küratörü Idries Trevathan, Ketebe Yayınları işbirliğiyle Hicret: Hazreti Peygamber'in İzinde kitabının Türkçeye kazandırılmasının, hicretin tarihi ve kültürel mirasını daha geniş kitlelerle buluşturmak adına önemli bir adım olduğunu dile getirdi.
Suudi Arabistan Ankara Büyükelçisi Fahad bin Assaad bin Abdulkareem Abualnasr, Albayrak Grubu Yönetim Kurulu Üyesi Mesut Albayrak, Rami Kütüphanesi Müdürü Ali Çelik, İsrafil Kuralay, İhsan Kabil, Ahmet Kot, Nurullah Koltaş, Ömer Faruk Aksoy, Özer Özel, Albayrak Medya Genel Müdürü Abdullah Hanönü ve Albayrak Grubu Kurumsal İletişim Koordinatörü Esad Sivri de programa katılan isimler arasında yer aldı.