BİNGÖL (AA) – RIDVAN KORKULUTAŞ – Türkiye'nin deprem açısından riskli illeri arasında yer alan Bingöl'de, zemin analizi yapıldı, riskli binalar incelendi.
Bingöl Üniversitesi (BÜ) Enerji, Çevre, Doğal Afet Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Dr. Öğretim Üyesi Kenan Akbayram'ın yürütücülüğünde kent merkezinin zemininin jeofizik ve jeolojik yöntemlerle araştırılması için proje hazırlandı.
"Doğu Anadolu Fay Zonu Üzerindeki Bingöl Sismik Boşluğu'nun Fay Yapısı ile Bingöl İli Merkez İlçesinin Yerel Zemin Etkilerinin Araştırılarak Sahaya Özel Sismik Tehlike Analizinin Yapılması" isimli proje, TÜBİTAK'tan 2022 yılında destek aldı.
Erzurum Atatürk Üniversitesi Deprem Araştırma Merkezi, Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü (MTA) ve Munzur Üniversitesindeki uzmanların da desteğiyle yürütülen proje kapsamında, kent merkezindeki alanların yüzde 70'inin zemin analizi tamamlandı, geriye kalan alanların analizi de yıl sonuna kadar gerçekleştirilecek.
Ayrıca, merkezin koordinatörlüğünde Bingöl Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü'nde araştırma görevlisi olan Dr. Ömer Faruk Nemutlu İstanbul Teknik Üniversitesi'nde, Dr. Sadık Varolgüneş de Dicle Üniversitesi'nde Bingöl'deki riskli yapıları belirlemek amacıyla doktora tezleri hazırladı.
Bu tezlerde de İçişleri Bakanlığı ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının uyguladığı metotlar kullanılarak, riskli yapıları tespit etmek amacıyla 1500'ü aşkın yapı incelendi.
– Fay haritaları hazırlanıyor
Dr. Öğretim Üyesi Kenan Akbayram, AA muhabirine, Bingöl'ün depremler üreteceği konusunda haberler çıktığını, bunun doğru olduğunu belirterek, ancak yaşanacak olası depremde Bingöl'ün tamamen zarar görecek gibi düşünülmesinin doğru olmadığını söyledi.
Bunun tespitinin ancak bilimsel verilerle ve mühendislik çalışmalarıyla mümkün olduğunu vurgulayan Akbayram, TÜBİTAK'ın deprem konusundaki araştırmalara destek vereceğini açıklaması üzerine proje hazırladıklarını belirtti.
Akbayram, şöyle konuştu:
"Bingöl'ün merkez ilçesinin zemininin depremlerde nasıl davranacağını anlamamız gerekiyordu. Bunun için jeofizik ve jeoloji araştırmaları ağırlıklı bir proje hazırladık. Projede, Bingöl çevresindeki fayların yapılarını, jeolojik ve jeomorfolojik olarak haritalıyoruz. Neden bunu yapıyoruz çünkü Bingöl'ün zarar görebilirliğini arttıracak şeylerden biri faylarda oluşabilecek deprem büyüklükleridir. İleride gerçekleşebilecek olası depremlerin büyüklüklerini doğru tahmin edebilmek için fayların doğru haritalanması gerekiyor. Her ne kadar Bingöl'ün iyi fay haritaları, MTA tarafından yapılmış olsa da bu fay haritaları revizyona muhtaç. Bu revizyonu yapıyoruz. Bu, o çalışmaların kötü olduğunu göstermiyor bu arada. Sadece bizimkisi daha ayrıntılı bir çalışma."
Proje kapsamında ayrıca kent merkezinin zeminini 250 ve 500 metrede bir, çeşitli jeofizik ölçümlerle araştırdıklarını anlatan Akbayram, bu sayede depremler esnasında kentteki zeminin nasıl davranacağını öğreneceklerini söyledi.
Hazırlanan doktora tezlerine de değinen Akbayram, şöyle devam etti:
"Bu doktora tezlerinde il merkezindeki 1500'den fazla binanın, sokak taraması metotlarıyla kalitesi araştırıldı. Bu 1500 bina kent merkezindeki toplam 7 bin 500 binanın yapı tiplerini temsil edecek şekilde seçildi. Bunlardaki zayıflıklar belirlendi. Mevcut yer, bilimsel zemin dinamik verileriyle birleştiğinde Bingöl'de olası depremlerde hasar alabilecek alanları tespit ettik. Araştırılan 1500'ü aşkın yapıdan yaklaşık 500'ünün, yapı kalitesinin ya da zemininin kötü olması gibi nedenlerle riskli olduğu tespit edildi. Yani ne kadar binanın yıkılabileceğini, maalesef ne kadar insanın eğer dönüşüm yapılmazsa zarar görebileceğini biliyor durumdayız. Tabi hata payları var ama bu rakamlar bizim elimizde."
– Hazırlanacak rapor ilgili kurumlarla paylaşılacak
Akbayram, bundan sonra eldeki bütün bu verileri bir araya getirip, bunların ışığında kentsel dönüşüme yönelik yeni imar planlarının hazırlanmasının gerektiğini kaydetti.
Projelerinin çeşitli ulusal ve uluslararası hakemlik süreçlerinden geçtiğini anlatan Akbayram, şunları aktardı:
"Proje tamamlandığında, doktora tezleriyle bir rapor hazırlanacak ve bu rapor ilgili kurumlarla paylaşılacak. Bunların Türkiye'de örneği çok az. Küçük alanlarda yapılmış çalışmalar var. Bu çalışmaların deprem üretebilecek aktif faylara yakın bütün şehirlerde yapılması gerekiyor. Örneğin Bingöl'de olabilecek bir deprem aynı Kahramanmaraş merkezli depremlerde olduğu gibi çevre illeri de etkileyecektir."