Eski Milletvekili Emin Şirin, Haber1 TV’de Dr. Kazım Kılınç’ın sorularını yanıtladı, çarpıcı değerlendirmeler yaptı, çok konuşulacak önerilerde bulundu…
İşte Şirin’in konuşmasından öne çıkan sözler…
MUHARREM İNCE’NİN ÇIKIŞINI ÖNEMLİ BİR HAREKET OLARAK GÖRMÜYORUM
Muharrem Bey’in çıkışını çok önemli bir hadise olarak görmüyorum. Sayın Ali Babacan’ın veya Ahmet Davutoğlu’nun parti kurmasına muadil bir hareket olarak ortaya çıkmış bir hareket gibi görülmüyor. Daha ziyade şahsi bir hareket olarak görülüyor Muharrem İnce’nin hareketi.
İNCE’NİN ÇIKIŞI İLE MİLLET İTTİFAKI’NIN ÇATI ADAY ÇIKARMASI İMKANSIZLAŞTI
Bu hareketle Millet İttifakı’nın bir çatı aday çıkarması imkansızlaştı. Yani Meral Akşener ve/veya Muharrem İnce üzerinde bir anlaşma olmazsa, Millet İttifakı bir çatı adaş çıkartamayacak.
Millet İttifakı içindeki bütün partilerin hepsinin, istisnasız asgari müştereği, kuvvetlendirilmiş parlamenter sisteme dönmek. Parlamenter sistemde cumhurbaşkanı, sembolik yetkileri olan protokoler bir cumhurbaşkanı. O zaman cumhurbaşkanı adayı olmak için çırpınmanın manası ne? Muhalefetin araması gereken, parlamenter rejime geçebilmek için parlamentoda anayasayı değiştirebilecek çoğunluğu elde edebilecek parlamento çalışmasını yapabilmektir. Yani mühim olan, “cumhurbaşkanı kim olacak, cumhurbaşkanı adayı kim olacak” değil. Muhalefet partileri için mühim olan, asgari 360 sandalyeyi elde etmek ve anayasayı değiştirmek suretiyle parlamenter rejime dönebilmek. E o zaman cumhurbaşkanı adayı Muharrem Bey olmuş, Ahmet Bey olmuş, Meral hanım olmuş, bunun ne ehemmiyeti var? Dolayısıyla Muharrem Bey’in çıkışını, Türkiye siyasi hayatı için önemli bir çıkış olarak görmüyorum.
MUHALEFET, PARLAMENTODA YÜZDE 55-60 İLE 360 MİLLETVEKİLİ ÇIKARMAYA ODAKLANMALI
Muhalefet partilerinin araması gereken, seçim sonuçlarında parlamentoda yüzde 55-60’lık çoğunluğu elde etmek suretiyle 360 milletvekilini temin etmek.
MUHALEFET SEÇİME ÜÇ AYRI BLOKLA GİRMELİ
Muhalefetteki partilerin, seçime üç ayrı blok olarak girmesi lazım. CHP de HDP de seçime ayrı girmeli. CHP’nin HDP ile seçime girmesi, HDP’ye de kaybettirir, CHP’ye de. Yani CHP ayrı girmeli, HDP de ayrı girmeli. Diğer partiler, yani İyi Parti, DEVA Partisi, Gelecek Partisi ve Saadet Partisi de merkez sağ ve muhafazakar bir ittifak halinde seçime girmeli. Muhalefet partileri, üç ayrı blok halinde girerse 360 milletvekilini elde edebilir.
Muhalefet partileri, Haluk Levent gibi bir kişiyi Cumhurbaşkanlığı için aday gösterseler, belki daha iyi netice alabilirler. Muhalefetin kendi içinde tutarlı olması lazım. Muhalefetin hedefi, kuvvetlendirilmiş parlamenter sisteme geçmek ise, o zaman otoriter bir cumhurbaşkanı adayından ziyade herkesi kucaklayıcı, kamplaştırmaya mani olucu, daha babacan figürlü bir hanım veya beyefendiyi aday göstermeleri, çok daha akılcı olacaktır. Muhalefetin asılması gereken konu, seçime üç ayrı blok halinde seçime girip, 360 sandalyeyi temin etmek olmalıdır.
MUHARREM İNCE’YE SORUYORUM: TOPLADIĞIN PARALARI, NEREDE HARCADIN?
Muharrem İnce’ye sorarlar: Bugüne kadar aklın neredeydi?
Ben bir Youtube programında Muharrem Bey’e bir soru sordum, çok alınmış. Bana cevap verdi, mesaj attı Whatsapp’tan. Muharrem İnce, Cumhurbaşkanı adaylığı sırasında bir kampanya yaptı. Adaylık sırasında topladığı bir para var değil mi? Bu parayı nereye harcadın diye sordum. Seçmenin büyük kısmı, kendisine para yolladı. Niye yolladı? Kampanyada kullanılmak üzere para yolladı. Muharrem İnce’ye de bu hassasiyetleri göstermesi gereken bir insan olarak bu kampanyadaki harcama dökümünü, “sana para verenlerle niye paylaşmadın” diye sordum. O da bana cevap olarak, “Efendim benim hesaplarım, Sayıştay denetimine açıktır” dedi. Biz sana, “Sayıştay denetimine açık mıdır, değil midir diye sormadık ki” Biz sana, “kampanya için yollanan para, nereye harcandı” diye sorduk. Çünkü Türkiye’de birçok kampanyalar yapılıyor. İktidar da topladığı paraların hesabını vermiyor. Muhalefet, iktidarı tenkit ediyor bu konuda. O zaman muhalefetin cumhurbaşkanı adayının bu konuda şeffaf olmasını beklediğimiz için bu soruyu sormuştuk. Ama bizi tatmin etmeyen bir cevap verdi. Ama Sayıştay’ın denetimine açık olduğuna göre, bir suiistimal olmadığı çok açık. Yan suiistimal iddiasında değilim. Ama sana bir para geliyorsa, bu parayı nereye harcadığını açıklaman gerekiyordu. Bu arada şunu da söyleyeyim. İstanbul Belediyesi de bu konuda tamamen sınıfta kaldı. 14.55’te bitiyor.
AHMET HAKAN, GAZETECİLİK YAPMADIĞI İÇİN SORMASI GEREKEN SORULARI SORAMADI
Berat Bey’in söylediği güzel şeylerin yanında çok sorular var. Ama Ahmet Hakan gazetecilik yapmadığı için sorular sorulamadı kendisine.
KILINÇ-Siz gazeteci olsaydınız Berat Bey’e ne sorardınız Emin Bey?
ŞİRİN- Şu soruyu sorardım. Berat Albayrak’ın konuşmalarına baktığım zaman sanki iktidar değişmiş Türkiye’de. Berat Albayrak, ekonomi politikası olarak zaten geldiği günden beri öyle davranıyor. Kendi kayınpederinin başbakanlığında ekonomiden sorumlu olarak – ekonomiden ben sorumluyum diyor Sayın diyor Cumhurbaşkanı- Mehmet Şimşek’lerle, Ali Babacan’larla, Halil İbrahim Çanakçı’larla çalıştığı dönemin 180 derece tersi bir politika uygulamaktan bahsediyor, gayret ediyor bu ekonomi politikasını uygulamaya. Yani iktidar değişmiş gibi. Bir iktidar gitmiş, öbür iktidar gelmiş. Ki bu konuda ana prensipleri itibariyle yapmaya çalıştıklarının yanlış olmadığını, doğru olduğunu düşünüyorum. Doğru olduğunu düşünüyorum. Burada çok büyük bir sorun var. Bu soruyu kimse sormuyor. “Sayın Bakan, bu politika değişikliğini yaparken, yani ithalatı keseceksin, kısacaksın, ihracata dönük olarak hareket edeceksin, üretimi arttırmaya çalışacaksın filan sana kaynak lazım kaynak. İşsizlik bir felaket halde. Ayrıca Türkiye’yi ilk 10 ekonomi içine taşımak istiyorsan da bırakın yüzde 2’lik’ 3’lük yüzde 6’lik, 7’lik bir kalkınma hızını yakalaman lazım. Bunun için de senede 100 milyar dolar civarında yeni sıcak para haricinde yatırım kaynağına ihtiyaç var Bunu nereden bulacaksın?” Bir tek bu soru var. Bana bu sorunun cevabını verebilirse Albayrak’ın, yapmaya çalıştıklarının desteklenmesi gerektiğini söyleyeceğim. Ama kaynağı bulunmayan, daha doğrusu desteksiz bir niyetler manzumesi ortaya koyuyor. İcraatı da bu niyetlerini gerçekleştirebilme ihtimalini ortaya koymuyor. İyiye gitmiyor yani.
MİLLET İTTİFAKI, HALUK LEVENT’İ CUMHURBAŞKANI ADAYI GÖSTERSİN
KILINÇ-Göründüğü kadarıyla CHP’nin artık Muharrem İnce’yi Cumhurbaşkanı adayı göstermesi mümkün gözükmüyor. Farklı senaryolar var. Deniliyor ki Abdullah Gül’ü aday gösterebilirler, Ali Babacan’ı aday gösterebilirler. Size göre Mansur Yavaş, Ekrem İmamoğlu. Millet İtifak’nın ortak adayı kim olabilir?
ŞİRİN-Haluk Levent olsun. Halit Ergenç olsun. Çok açık olsun. Neden söylüyorum.
KILINÇ-Şu anda aklınıza geldiği için mi Haluk Levent dediğiniz, yoksa onu mu düşünüyorsunuz?
ŞİRİN-Yoo , yok Aklıma gediği için söylüyorum. Katiyyen. Kendisiyle de konuşmadım, Sakın ha, başka manalar çıkmasın. Veya iyi bir anayasa profesörü olsun. Bir hukuk anlayışı olan, baba figürlü ama tarafsız kalınacağına inanılan bir insan olsun. Baştan beri onu anlatmaya çalışıyorum. Siz eğer parlamenter rejime geçmek istiyorsanız ortaya koymanız gereken cumhurbaşkanı profili, daha protokoler, daha kucaklayıcı, daha insancıl , daha kavga etmeyen, kamplaştırmayan, bir insan olması lazım. Bahsettiğiniz insanlar saygıdeğer insanlar. Mansur Yavaş, Ekrem İmamoğlu’nun icraatını görmemiz lazım. İcraatları açısından soru işaretleri var. Meral Hanım olabilir. Muharrem İnce, tekrar çıkabilir. Şu anda konuşulmayan kişiler ortaya çıkabilir.
ABDULLAH GÜL’ÜN BAGAJI, ÇOK BÜYÜK SORU İŞARETLERİYLE DOLU
Ben Abdullah Gül’ün bir daha canlanabileceğini zannetmiyorum. Canlanmaması gerektiğini de düşünüyorum. Çünkü onun bagajı çok büyük soru işaretleriyle dolu. Yani bu sakin görüntüsünün altında, Türkiye’nin bugünün hazırlanmasında niye Recep Tayyip Erdoğan değil de Abdullah Gül olsun sorusunun cevabını ben kafamda ne vatandaş olarak ne de siyaseti, devleti takip eden bir insan olarak bulamıyorum. Ama başka saygın insanlar da olabilir. Muhalefet tutarlı olacaksa parlamenter sisteme dönmek istiyorsa, parlamentoda çoğunluğu elde etmeye çalışmalı, cumhurbaşkanı olarak da çok daha toparlayıcı, kamplaştırmaktan uzak, ama protokoler tavrı olan bir adaya çıkmalı.