İZMİR (AA) – HALİL FİDAN / CEMRECAN TUTAR – İzmir'in Seferihisar ilçesinde 30 Ekim 2020'de meydana gelen 6,6 büyüklüğündeki depremden sonra tsunaminin vurduğu Sığacık Mahallesi sakinlerinin yaşadıkları hala hafızalarında duruyor.
Bayraklı ve Bornova'da büyük yıkıma yol açan, 117 kişinin hayatını kaybettiği depremin ardından merkez üssüne en yakın sahil olan Sığacık Mahallesi'nde oluşan tsunami, 1 kişinin yaşamını yitirmesine neden olurken, balıkçı barınağı ve marinaya bağlı irili ufaklı çok sayıda teknenin batmasına, sahil şeridindeki ev ve iş yerlerinde hasara neden oldu.
Hükümet, yerel yönetim ve millet iş birliğiyle depremin açtığı yaralar sarılmaya devam edilirken olaya ilişkin ortaya çıkan cep telefonu ve güvenlik kamerası görüntülerinde tsunaminin etkisinin gözler önüne serildiği Sığacık'ta önemli çalışmalar yürütüldü.
Bu kapsamda İçişleri Bakanlığı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğü ile Tarım ve Orman Bakanlığınca Sığacık'ta hasar gören 209 iş yeri, 74 konut, 70 araç ve 69 tekne için toplam yaklaşık 3 milyon 611 bin 796 lira maddi hasar ödemesi yapıldı.
– Tanıkları tsunamiyi anlattı
Felaketin en çok etkili olduğu Kaleiçi ve Teos Marina bölgesindeki esnaf da yürütülen çalışmalarla Sığacık'ın eskisinden daha güzel hale geldiğini belirterek, yetkililere teşekkürlerini iletti.
Kaleiçi'nde esnaflık yapan Recai Özyar, AA muhabirine, iş yerinde olduğu sırada depremi yaşadığını ve komşularıyla bir yere toplandıklarını ve çok korktuklarını dile getirerek, yaşadıklarını gözyaşları içinde anlattı.
Minarenin sallandığını, çatıdaki kiremitlerin dahi oynadığını gördüklerini vurgulayan Özyar, şöyle konuştu:
"Depremden 15 dakika sonra denizde suların çekildiğini ve teknelerin karaya vurduğunu gördük. Su tamamen yok oldu. Sonra çok büyük bir gürültüyle su gelmeye başladı. Biz ne olduğunu anlayamadık insanlar can havliyle dükkanlara kaçışmaya başladı. Ben de o panikle içeri girdim kapıyı kapattım. O suyla birlikte büyük dondurma dolapları, masalar, sandalyeler, vitrinler geçip gittiği için karşıya geçecek cesareti bulamadım. Biraz daha sürseydi dükkanda boğulabilirdim."
Panikle insanların Sığacık yolundan Seferihisar'a kaçmaya çalıştığını kaydeden Özyar, suyun da marina kısmından inanılmaz şekilde yükseldiğini ifade etti. Mecburen içeride suyun çekilmesini beklediğini belirten Özyar, şunları kaydetti:
"Sonra devlet kurumlarından yardım gelmeye başladı. Hemen ertesi gün devletin erkanı, bakanları hızlı bir şekilde intikal etti. Türk Kızılay hızlı bir şekilde geldi. Burada yaraların sarılmasında bizlere büyük destekleri oldu. Devletimize müteşekkiriz. Gerek sivil gerek resmi kurumlar koordine olarak bize yardım ulaştırdı. Çünkü deniz suyu çekildikten sonra burası balçık tabakası haline geldi. Hasar tespiti yapıldı. Gerekli mercilerden arkadaşlar geldi. Gerekli tespiti yaptıktan sonra temizlik çalışması yapıldı. Bir kaç gün içinde hızlı bir şekilde toparlandı ama deprem sonrası tsunami bambaşka bir şey."
Teos Marina'da iş yeri olan Aytül Çetin ise hayatında ilk kez böyle bir korku yaşadığını ve canını kurtarmak için bölgeden uzaklaştığını dile getirdi.
Olayın ardından dükkanına geldiğinde büyük bir şok yaşadığını aktaran Çetin, "O ilk panik hali geçtikten sonra gelip dükkanın halini görünce tabii ki dünyan başıma yıkıldı. Bin bir emekle zorlukla açtığın yeri o halde görmek … Çamur balçık içinde, dükkanın içerisinde yarım metre su var. Onu temizlemek, giden ürünlere mi üzülürsün, iç dekorasyonun bozulmasına mı üzülürsün? Tek şükrettiğimiz canımıza bir şey olmamıştı. Allah bir daha hiç kimseye yaşatmasın." dedi.
– "Bundan ders çıkardık"
Timuçin Ümit ise 1 yıl geçmesine rağmen o anları unutamadığını belirterek, olayın hemen ardından ilgili bakanlıklarca hesaplarına para aktarılmasının da son derece önemli olduğunu aktardı.
Şu anda tüm sıkıntıların giderildiğine dikkati çeken Ümit, şunları söyledi:
"Bilmediğimiz ve aklımıza gelmeyen bir şeyle karşılaştık. Denizin yükselmesiyle bütün işletmeler su altında kaldı. Tam bir felaket yaşadık. Teknelerin sürüklendiğini gördük ve değişik bir doğa olayıyla karşılaştığımızın farkına vardık. Suyun yükselmesiyle beraber kaçmaya başladık. Çok şükür canımızı kurtardık ama işletmelerimiz yerle bir oldu. Sonrasında desteklerle yaralarımızı sardık umarım bir daha böyle bir felaket yaşanmaz. Maddi hasarlarımız giderildi. Bundan sonrası için gerekli önlemlerimiz aldık, bundan ders çıkardık, bize destek veren devletimiz, eşimiz dostumuz kim varsa onların kıymetini anladık. Çok şükür bunun üstesinden gelmeyi başardık."
Onur Güler ise el birliğiyle felaketin üstesinden gelmeyi başardıklarını ifade ederek, böyle olayların bir daha yaşanmamasını temenni etti.
Kocaeli Üniversitesi (KOÜ) Jeofizik Mühendisliği Bölümü Sismoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ergin Ulutaş da İzmir depreminin ardından inceleme ve araştırmalarda bulunmak üzere bölgeye geldiklerini ve tsunaminin gözlemlendiği bölgelerde çalışma yaptıklarını hatırlattı.
Türkiye'de 2017 yılında Bodrum'da tsunami olduğunu ancak gece olduğu için dalga izlerinin çok fark edilmediğini belirten Ulutaş, İzmir'de ise gündüz olduğu için dalgaların çekilmesinin ve kıyıdan içeri geçmesinin gözlemlendiğini anlattı.