İSTANBUL (AA) – SEMRA ORKAN – Fikir ve eserleriyle Türk halkının gönlünde yer eden psikolog ve yazar Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu'nun ardında bıraktığı miras, gençlere ilham olmaya devam edecek.
Kitap ve bilimsel makalelerinde Türk insanının düşünce, duygu ve davranışlarını inceleyen Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu, vefatının birinci yılında anılıyor.
Mersin'in Silifke ilçesinde 11 çocuklu bir ailenin son çocuğu olarak 1938'de dünyaya gelen Cüceloğlu, ortaokulu Silifke'de, liseyi ise Kırklareli'de tamamladı. Öğretmeninin yönlendirmesiyle İstanbul Üniversitesi Psikoloji Bölümüne kaydolan Cüceloğlu, mezun olduktan sonra ABD'deki Illinois Üniversitesinde doktora yaptı.
Doktora sırasında yaptığı ve 11 yıl süren ilk evliliğinden 3 çocuğu olan Cüceloğlu, bu evliliğin sona ermesinin ardından ilk kitabı "İnsan İnsana"yı kaleme aldı.
Prof. Dr. Cüceloğlu, Hacettepe ve Boğaziçi üniversitelerinde ve "Fulbright" bursuyla gittiği Berkeley'deki Kaliforniya Üniversitesinde ziyaretçi öğretim üyesi olarak görev aldı. ABD'nin Fullerton şehrindeki California Eyalet Üniversitesinde 1980-1996 arasında görev yaptı.
Cüceloğlu, 1996'dan itibaren Türkiye'de öğrencilere, öğretmenlere, ebeveynlere ve iş insanlarına yönelik seminer, konferans ve atölye çalışmaları düzenledi ve kitaplar yazdı.
– "Çok bilge bir insandı"
Ailesi ve asistanları vefatının birinci yılında Doğan Cüceloğlu'nu AA'ya anlattı.
Yıldız Hacıevliyagil Cüceloğlu, eşinin girdiği her yere adeta "tılsım saçtığını" belirterek, "O tılsımın içinde çok büyük bir sevgi, bilgelik, neşe vardı. Hem neşeli bir çocuk gibiydi hem de çok bilge bir insandı" dedi.
Cüceloğlu, sözlerine şöyle devam etti:
"Sevgili eşim Doğan, kültürümüzün güzel kodlarını, değerlerini vurguladı. Kültürümüzün aksayan yanlarının ise nasihat ederek değil, sevgiyle saygıyla farkına vardırdı. Bunu çok basitmiş gibi görünen örnekler üzerinden, anne babalığın temel anahtarlarının farkındalığını vererek yaptı. Örneğin bir şey başarmak için mücadele eden çocuğu saygıyla izlemenin, destek olmanın ama ona müdahale etmemenin önemine değindi. ‘İnsanları tanıklığınızla var ya da yok edersiniz.’ dedi. Korku yerine sevgi ve değerleri yaşatmayı tercih etmenin farkını anlattı. İnanıyorum ki kazandırdığı bu farkındalıklar, kitapları ve videolarıyla nesilden nesile aktarılacak, çocuklarımızın hayatını ve dolayısıyla toplumumuzu değiştirecek. Türk halkının sevgisi bence buradan geliyor."
– "Onun gidişiyle gönlümdeki yuvayı kaybettim"
Eşine hayran olduğunu dile getiren Cüceloğlu, "Doğan'ın mangal gibi bir yüreği vardı. Niyetinin saflığı içerisinde düşüncelerini paylaşmaktan hiç çekinmeyen aynı zamanda çok sevgi dolu bir insandı. İnsanlara ayrım gözetmeden değer verirdi. Kendini, 'bilen değil, öğrenen insan' olarak tanımlardı. Hep bir öğrenci gibi hayata bakardı ve karşısındaki kim olursa olsun, herkesi insan onuru eşitliği içerisinde dinlerdi." ifadelerini kullandı.
Cüceloğlu, eşinin vefatın ardından kızları Umay, eşinin çocukları Ayşen, Elif, Timur ve eski eşi Emily ile birbirlerine kenetlendiklerini belirterek, onun yokluğunun asla dolmayacağını ancak yaşama devam etmek zorunda olduklarını, bu amaçla Doğan Cüceloğlu'nun sosyal medya hesaplarını devam ettirme kararı aldıklarını söyledi.
Eşinin hayatta kalmasını ve gönlünün yolunda hizmete devam etmesini isteyeceğini anlatan Cüceloğlu, "Yokluğunda sanki hayatımın tılsımı gitti. Çünkü o hayatı adeta kana kana içerek yaşardı, her anın tadını çıkarır ve bizim de çıkarmamız için elinden geleni yapardı. Doğan benim için güvenli limandı, yuvaydı. Onun gidişiyle gönlümdeki yuvayı kaybettim." diye konuştu.
– "Hem baba hem çok yakın arkadaştı"
Yıldız Hacıevliyagil Cüceloğlu'nun kızı Umay Divi ise Cüceloğlu ile 5-6 yaşlarında tanıştığını ifade ederek, şunları aktardı:
"Benim için babadan daha öteydi. Sevgisi ve dinlemesiyle özgürce kendimi ifade etmeme ve bulmama olanak sağladı. Hem baba hem çok yakın arkadaş hem de başım sıkıştığında gittiğim biriydi. Her gün sohbet ettiğim biriydi. Kaybı çok ani oldu. O yaşamı şevkle gözlemleyen, neşeli ve coşkulu halini, hatıralarını annem, ailemiz ve dostlarımızla her an anıyoruz. Her varlığı candan severdi. Bir gün bile kimseyi ayırdığına şahit olmadım. İnsanlara baktığında adeta iç dünyalarının röntgenini çekebiliyordu. Müthiş bir iletişim yeteneği vardı."
Cüceloğlu'nun asistanı ve sosyolog Gizem Çil de kendisi ile çalışmanın bir öğrenme yolculuğu gibi olduğunu dile getirdi.
Çil, Cüceloğlu ile çalışmanın "hayatının altın çağı" olduğunu ifade ederek, "Doğan Hoca ile çalışmak, birlikte olmak, paylaşmak ve ondan öğrenmek, gelişimim adına, gönlümün muradını keşfetmem adına bana çok şey öğretti. Böyle bir insan hayatıma girdiği için şükür dolu hissediyorum. Desteğini, sözlerini hala arkamda hissediyorum. Yokluğu çok büyük acı, çok büyük özlem ama aynı zamanda onu tanımanın verdiği şükür duygusu muazzam bir şey." değerlendirmesini yaptı.
– "Onunla çalışmak çok keyifliydi"
Cüceloğlu'nun asistanı Emre Pekçetinkaya da kendisi ile bir seminerde tanıştıklarını, sonrasında birlikte çalışma olanağı doğduğunu ve onunla çalışmanın çok keyifli olduğunu anlattı.
Pekçetinkaya, "Onunla iletişim halindeyken kendinizi çok özgür ve değerli hissettiğiniz, öğrendiğiniz bir ortamda buluyordunuz. Bizi sonuna kadar dinlerdi, hiçbir zaman nasihat etmedi, bizim için çok büyük bir örnekti. Savunduğu her şeyi yaşıyordu. Doğan Hoca içinden gelen sesi dinlemenin önemine atfen 'İçin bilir' derdi, hayat boyu bunu dikkate alacağım. " dedi.