İSTANBUL (AA) – HÜSEYİN KUL – Yol ve Sürüş Güvenliği Uzmanı ve Karayolu Trafik ve Yol Güvenliği Araştırma Derneği İstanbul Temsilcisi Yiğit Dedeoğlu, kış aylarında hava sıcaklığının sıfır dereceye yaklaştığı ve sıfır derecenin altına düştüğünde, buzlanma tehlikesinin had safhada olacağını belirterek, ani direksiyon manevralarından kaçınılması gerektiği uyarısında bulundu.
Dedeoğlu, sürücülerin karlı havalarda ve gizli buzlanmalarda araç kullanırken dikkat etmesi gereken hususlarda açıklamalarda bulundu.
Yük ve yolcu taşımacılığı yapan ticari araçlar için kış lastiği zorunluluğunun 1 Aralık'ta başladığını hatırlatan Dedeoğlu, özel araçların da kar lastiği kullanmasını tavsiye etti.
Kış lastiğinin sadece karlı havalarda değil, 7 derecenin altındaki sıcaklıklarda da yol tutuşunu arttırdığını kaydeden Dedeoğlu, "O yüzden kar yağmasa bile havalar soğuduğu zaman, yaz lastiğimizi, dört mevsim lastiğimizi aracımızdan sökmeli, yerine kış lastiği takmalıyız. Aksi takdirde normal lastikler sertleşeceği için yol tutmayacaktır. En ufak bir fren hamlemizde, aracımızın durmadığını fark edeceğiz ve bu da çok geç olacak, bir kazayla sonuçlanabilecektir." diye konuştu.
Sürücülerin, kış lastiği olmasına rağmen araçlarında zincir bulundurmaları gerektiğini vurgulayan Dedeoğlu, kış lastiğine yüzde yüz güvenilemeyeceğini, buzlu zeminlerde bir yere kadar fayda sağlayabildiğini belirtti.
– Dikkat edilecek hususlar
Dedeoğlu, sürücülerin kış mevsiminde dikkat etmesi gereken hususları ise şöyle anlattı:
"Sürücülerimizin kış aylarında dikkat etmesi gereken en önemli detay şu. Hava özellikle sıfır dereceye yaklaştığı ve sıfır derecenin altına düştüğü anda, buzlanma tehlikesinin had safhada olacağı zamanlardır. Hava sıcaklıkları da köprü ve viyadükler, açık alanlar ya da güneş almayan bölgeler ve kırsal bölgeler çok daha fazla buzlanma tehlikesine maruz kalır. Bu hava sıcaklıklarında ve bu yol koşullarında sürüş yapıyorsak eğer, ani manevralar, ani frenler, ani direksiyon manevraları yapmamaya özen göstermemiz lazım. Ayağımızı bir anda gazdan çekmemiz bile buzlanma olan bir zeminde aracımızın kontrolünü tamamen bizden çıkartabilir. Ya da ani gaz artışı, ani direksiyon manevraları… Bunlar tamamen bizim için tehlike yaratacak unsurlardır. Bunları öngörerek araç kullanmamız lazım."
– "Motosiklet sürücüsü, zeminde bir parıltı görüyorsa buz tehlikesinin olduğunu öngörmeli"
Motosiklet kullanıcılarının da kış lastiği takmalarının önemine işaret eden Dedeoğlu, motosikletlilerin buzlanma noktalarına diğer sürücülerden daha fazla dikkat etmesi gerektiğini ifade etti.
Soğuk havalarda frenleme mesafesinin daha uzun olduğunu anlatan Dedeoğlu, "Motosiklet sürücüleri, virajlara yaklaşırken ya da zeminde bir parıltı görüyorsa, bir su birikintisi görüyorsa orada buz tehlikesinin olduğunu öngörmesi gerekiyor. Özellikle sıfır dereceye yakın derecelerde artı ya da eksi yani üç derecede olabilir bu. Eksi bir, eksi iki de olabilir. Bu buzlanma tehlikesi demektir. Her gördüğümüz su birikintisi ya da yol üzerindeki bir parlama, buz olabilir kaygısıyla oraya girmesi gerekiyor." diye konuştu.
Sürücülerin kış şartlarına uygun eksik donanımlarında trafiğe çıkmanın kaza riskini yükselteceğine dikkati çeken Dedeoğlu, şöyle konuştu:
"Sürücülerimiz daha çok işin yaptırım kısmıyla ilgileniyor. Kış lastiği takmadığı için ceza yemesiyle, emniyet kemeri takmadığı için para cezasıyla ya da trafikteki şerit değiştirme kurallarına uymadığı için trafik cezası yediği zaman bunu öfkeyle karşılıyor ve negatif olarak yorumluyor fakat her şey bizim can güvenliğimiz için. Unutmayalım biz kendi canımızı düşünmüyorsak bile trafikte diğer sürücülerle, insanlarla beraber var oluyoruz orada ve onların da canını riske atacak hamlelerin içerisinde bulunmamamız gerekiyor. Bu zaten olması gereken kuraldır. Trafik kuralı bir de toplum kuralları gereği bunları yapmamız gerekiyor. Hiçbir şey canımızdan kıymetli değil, ne yediğimiz para cezası ne başka bir şey."
Yiğit Dedeoğlu, son zamanlarda kamyon, kamyonet ve tır gibi ağır vasıta araçlara arkadan çarpmak suretiyle meydana gelen ve ölümle sonuçlanan kazalarla gündeme gelen arka ve yan koruma demiriyle ilgili 2008 yılında yayınlanan mevzuatın getirdiği standartlara uyulmadığını söyledi.
Ağır vasıtaların, otomobillere göre daha yüksek olduğu için bir kaza esnasında otomobillerin, bu ağır vasıtanın altına girebildiğini ifade eden Dedeoğlu, şu bilgileri paylaştı:
"Koruma demiri tamamen arkadan çarpan aracın öndeki aracın altına girmesini engelliyor. Tek işlemi bu aslında. Çok basit bir işlev ama hayati bir işlev. Engellediği takdirde de aracın cam kısmından olarak alacağı darbeyi önlediği için tabii ki kaza sonrası oluşan şiddeti azaltarak hayatta kalmalarını sağlıyor araç içerisinde bulunanların. Bu hayati bir durum. Çünkü böyle bir durumda bu kaza yaşandığında sürücünün bundan kaçma şansı yok araç kabinin içerisinde."
Dorse veya kamyonların, koruma demiri olmaması durumunda 144 lira ile aracın trafikten men cezası olduğunu aktaran Dedeoğlu, şöyle devam etti:
"Bir kaza olduğu zaman arkadan çarpmalarda koruma demirinin olmayışı çok büyük bir sorun. Çünkü araçların en zayıf noktası olan ağız sütunu hasar görüyor ve direkt kazanın etkisi aracın içerisine, kabin içerisine ulaşıyor. Emniyet kemeri bile takılı olsa sürücünün, ölümüne sebebiyet veriyor. Yani bu bir kişinin ölümüne sebebiyet vermekle eş değer bir suç. Tabii ki çok ciddi sorumlulukları var bunun. Hem sürücü tarafında hem de o aracın kayıtlı olduğu şirketler, şirket yöneticileri için."