*İklim değişikliği ile mücadele için kapsamlı önlemlerin alınmaması durumunda kasırgaların, kuraklıkların artacağı, deniz seviyelerinin yükseleceğinin belirtildiği İklim Değişikliği panelinin 6. Değerlendirme Raporu’ndaki öngörüler gerçekleşirse, üç tarafı denizlerle çevrili olan ülkemiz de büyük bir risk altında kalacaktır.
Son yıllarda hatta son günlerde bu iki kavramı çok sık duyar olduk. Eski yıllarda iklim değişikliği ve küresel ısınma kavramlarını duyar geçerdik. Hatta kulak bile kabartmıyorduk.
Ancak, son yıllarda ve günümüzde bu iki kavram insanlığın korkulu rüyası haline geldi. İklim değişikliği ve küresel ısınma haberleri, somut olarak yüzünü gösteriyor, hayatımızı olumsuz etkiliyor ve sık sık can ve mal kayıplarına sebep oluyor.
Yani her iki kavram, somut olarak insanlığı ve dünya düzenini tehdit eder hale geldi ve koşullar gittikçe ağırlaşıyor. Can ve mal kayıpları artarak insanlığın geleceği için alarm zilleri çalmaya başladı.
DEVİNİM DENGESİNİN SÜRDÜRÜLMESİNE İMKAN SAĞLANMALI
Dünyamızın dengesine, dönüşümüne, kendisini yenilemesine, doğal düzenine zarar vermeden yeterliliğini sürdürebilmesi gelecek nesillerinde yaşamını garanti altına alacaktır. Gelinen bu noktada insanlık, dünya devinim dengesinin sürdürülmesine ve kendi kendini yenileyebilmesine imkan vermeli, yaşam biçimini doğal dengeyi bozmayacak şekilde ayarlamalıdır.
İnsan aktiviteleri iklim değişikliğinin ve küresel ısınmanın temel sebebi olduğu bilinmektedir. Kömür, petrol ve doğalgaz gibi fosil yakıtlarını sürekli kullanarak doğaya karbondioksit salınması ve orman alanlarının tamamıyla tahrip edilmesi ya da tarım alanlarına dönüştürülmesi, iklim değişikliğine etki eden en önemli etkenler olarak tanımlanabilir. Bu etkenler sonucu havada başta karbondioksit olmak üzere sera gazlarının miktarı artmaktadır.
Sera gazları, ısıyı hava kürede hapsederek yerkürenin ısınmasına yol açmaktadır. Isınma sonucu artan sıcaklıkla beraber yerkürenin çeşitli yerlerinde mevsimlere ve zamana bağlı olarak buharlaşma, nem miktarı, yağışlar, yüzeysel akış ve yeraltı su miktarı değişime uğramaktadır.
Sanayi devriminden bu yana fosil yakıtların önemli boyutlarda kullanılıyor olması, orman varlığının tahrip edilmesi vb nedenlerle iklimlerde ve küresel ısınmada çok ciddi artışlar oluştu.
HEDEF 2050 YILINDA KARBON NÖTR BİR DÜNYAYA ULAŞILMASI.
2015 yılında 196 ülkenin imzaladığı Paris İklim Değişikliği anlaşmasının bütün hedefi küresel ısınmanın 2 derecede tutulması, tercihen de 1,5 dereceye çekilmesi. Hedef ise; 2050 yılında sera gazı salım miktarı ile tutulan sera gazı miktarının eşit olması yani karbon nötr bir dünyaya ulaşılması.
1988 yılında Birleşmiş Milletler nezdinde kurulan Uluslararası İklim Paneli (IPCC) iklim değişikliğinin ve etkilerinin bilimsel kanıtlarının değerlendirilmesinden sorumlu uluslararası forumdur. İklim Değişikliği panelinin 6. Değerlendirme Raporu 9 Ağustos 2021’de yayımlandı. Rapor yaklaşık 4 bin sayfa ve 234 bilim adamının katkı verdiği bir çalışma.
KÜRESEL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN NEDENİ BİZİZ, HAREKETE GEÇMEMİZ GEREKİYOR
Raporun temel başlığı, “Küresel iklim değişikliğinin nedeni biziz. Harekete geçmemiz gerekiyor.” Rapor bir gerçeğin altını çiziyor. Küresel ilkimdeki ısınma olağan dışı.Atmosfer ve okyanuslar ısındı, kar ve buz miktarları azaldı,ortalama deniz düzeyi yükseldi ve sera gazlarının atmosferdeki birikimi arttı. Hem dünya hem de bizler büyük risk altındayız.
1901-2011 yılları arasında küresel sıcaklıklarda yaklaşık 0.9 derece artış görüldüğünü ortaya koyan rapor, ortalama yüzey sıcaklıklarının sanayi devrimi öncesine göre 2 derece yüksek olduğu son buzul arası dönemde, deniz seviyelerinin bu günkünden en az 5 ve en fazla 10 metre daha yüksek olduğu belirtiliyor.
ÜÇ TARAFI DENİZLERLE ÇEVRİLİ OLAN ÜLKEMİZ DE BÜYÜK BİR RİSK ALTINDA KALACAK
İklim değişikliği ile mücadele için kapsamlı önlemlerin alınmaması durumunda kasırgaların, kuraklıkların artacağı, deniz seviyelerinin yükseleceğinin belirtildiği rapordaki öngörüler gerçekleşirse, üç tarafı denizlerle çevrili olan ülkemiz de büyük bir risk altında kalacak.
Küresel iklim değişikliğine neden olan sera gazı seviyelerindeki artışın ana sorumlusu enerji sektörü. Fosil yakıtlara dayalı enerji projeleri ve yatırımları yerine enerjinin verimli kullanımının sağlanması ve yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı enerji altyapısı oluşturmak için harekete geçilmeli.
ÜLKEMİZİN KÖMÜRE DAYALI ENERJİ VİZYONUNU BİR KENARA BIRAKMASI GEREKİYOR
Ülkemiz, IPCC sürecinde yer alarak, küresel iklim değişikliği ve getirdiği riskler ile iklim değişikliğiyle mücadelenin önemi ve ivediliğini kabul etmiş oluyor. Küresel çözümün parçası olmak için ülkemizin kömüre dayalı enerji vizyonunu bir kenara bırakması, enerji verimliliği, yenilenebilir enerji ve iklim değişikliğine uyum politikalarını etkin bir şekilde hayata geçirmesi gerekiyor. Son günlerde, ülkemizde görülen yangın ve sel taşkınlarından sonra hükümetimizin aldığı aksiyon kararlılığını takdirle karşılamak gerekir.
BM Genel Sekreteri rapora ilişkin yaptığı değerlendirmede, “İnsanlık için alarm zilleri çalıyor” dedi. Genel Sekreter, fosil enerjilerin ortaya çıkardığı atmosfere zararlı sera gazlarının gezegeni boğulma seviyesine getirdiğini belirterek, fosil enerji kaynaklarına son verilmesini ve yenilenebilir enerji kaynaklarının sübvanse edilmesi gerektiğini ifade ediyor.
Raporda dikkat çeken diğer önemli tesbitleri sıralarsak;
– Yüzyıl sonuna kadar buzulların eriyeceği ve deniz seviyelerinin iki metre yükseleceği tahmin ediliyor.
-Küresel ısınma 2030’a kadar1,5 derece artacağı ifade ediliyor.
-Önlem alınmaması halinde küresel ısınmanın yüzyılın sonuna kadar iki derece ve üzerinde seyredecek.
-Aşırı hava olayları artacak.50 yılda bir görülen aşırı sıcaklıklar her yıl görülüyor olacak.
-Tropik fırtınalar,yağmur ve kar yağışının artacağı kuraklığın şu ana kadarkine kıyasla 1,7 kat artacağı, yangınların daha yoğun ve uzun süreli olacağı uyarısında bulunuluyor.
ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEMDE DAHA YÜKSEK GIDA ENFLASYONU İLE KARŞI KARŞIYA KALACAĞIZ
Küresel ısınma aynı zamanda tarımı ve hayvancılığı da etkileyecek ve daha önceki alışkanlıklarımızı değiştirmek durumunda kalacağız. Bu durum, tarımsal üretim ve gıda fiyatlarına olumsuz yansıyacağı artık kesin. Önümüzdeki dönemde daha yüksek bir gıda enflasyonu ile karşı karşıya kalacağız.
Sonuç olarak, iklim değişikliği ve küresel ısınmanın insanlık için büyük tehlike içerdiğini, geleceğimizi ciddi olarak tehdit ettiğini, olayların gelişimi, yangınlar, seller, buzulların erimesi ve aşırı kuraklıkların bu sonucu bize açık olarak gösterdiğini söyleyebiliriz. Eğer acil tedbirler almazsak, büyük faturalar ödeyeceğimizi ve tabii afetlerle yüz yüze kalacağımızı ifade edebilirim.
Osman Akyüz
Türkiye Katılım Bankaları Birliği (TKBB) Genel Sekreteri
akyuz@turcomoney.com