İSTANBUL (AA) – Uluslararası danışmanlık, denetim, güvence, strateji, kurumsal finansman ve vergi hizmetleri şirketi Ernst & Young (EY), Jeostratejik Görünüm 2025 raporunu paylaştı.
Şirketten yapılan açıklamaya göre, raporda, küresel jeopolitik risk ortamındaki gündeme ilişkin bir analiz yer alırken, aynı zamanda kamu politikası, strateji, makro eğilimler ve sektör düzeyindeki gelişmelere dair içgörüler de bulunuyor.
Raporda, 2025'teki en önemli 10 jeopolitik risk ele alındı. Bu risklerin doğasını karakterize edecek ve yıl içindeki dönüşüm gündemlerini yeniden şekillendirecek temel konular, "küresel seçimler sonrası politik atmosferdeki değişim", "ekonomik rekabet ve egemenlik","jeopolitik çekişmeler" adı altında üç başlıkta yer alıyor.
Ğeçen yıl, birçok ülkenin seçim ortamını deneyimlediği bir yıl olarak geçti ve yeni politika belirleyiciler seçildi. 2025'te ise yönetim sürecine geçiş yapılıyor. Rapora göre, yeni politika belirleyicilerin getireceği alternatif stratejilere yönelik olarak iş liderleri popülist etkilere karşı, jeopolitik gelişmelerden kaynaklanabilecek operasyonel ve itibar risklerini azaltmalı, hassas olan siyasi konuları içeride ve dışarıda ele almak için iletişim stratejileri geliştirmeli. Şirketler hükümetlerin verimli vergi politikası oluşturmasına yardımcı olmak için paydaşlarla işbirliği yapmalı. Ek olarak, yeteneğe erişim ve iş gücü çerçeveleri için de politika yapıcılarla etkileşime girmeli.
Hükümetlerin ekonomik egemenlikleri ve rekabet güçleri için 2025'te ekonomik güvenlik önlemlerini artırması ön görülüyor. Bunun da ülkeler ve şirketler arasında giderek karmaşıklaşan bir tedarikçi ilişkisine neden olması bekleniyor. İş liderleri, jeopolitik rakiplerin gerisinde kalmamak için yeni pazarlarda şeffaflığa öncelik vermesi gerekiyor.
Dijital teknolojinin stratejik öneminin artması nedeniyle yeni düzenlemelere yönelecek olan hükümetlerin karşısında ise yapay zeka algoritmaları ve ağ altyapısı etrafındaki stratejilerle yatırım fırsatlarını değerlendirmesi gerektiğine vurgu yapılırken, aynı zamanda, iklim politikalarının da dengeleyici güçler tarafından yönlendirilmesi beklenirken bu durum karşısında da iş liderleri, iklim düzenlemelerinin operasyonel olarak çalışabilirliğini ve uzun vadeli sürdürülebilirlik stratejilerini nasıl etkileyeceğini belirlemesi gerekiyor.
– Jeopolitik çekişmeler
Raporda şirketlerin ve hükümetlerin jeopolitik riskler nedeniyle jeo-enerji dinamiklerini değiştirmeye devam etmesi karşısında eş zamanlı olarak birden fazla enerji geçişinin hem stratejik hem de uyumluluk açısından yaratacağı etkilerin gözetmesi gerektiği vurgulanıyor. Aynı zamanda yatırım kararlarında da yenilenebilir enerjiyi göz önünde bulundurmalı. Gelişmekte olan pazarlara dahil olma kısmında da hangi pazarların en güçlü fırsatları sağladığını araştırmalı, pazara giriş veya çıkış kararlarının hangi senaryolarda verilmesi gerektiğini göz önünde bulundurulmalı. Öte yandan jeopolitik savaşlar karşısında ise şirketler, olası risk senaryolarıyla dayanıklılığı artırmak için bugünden operasyonel değişiklikleri belirleyip uygulamalı. Yöneticiler siber güvenliğini ve veri dayanıklılığını da inşa etmeli, araştırma ve geliştirme planlarıyla yatırımlarını yeniden gözden geçirmeli.
Şirketlerin, kendi sektörleri ve coğrafyaları genelinde, jeopolitik gelişmeler karşısında dönüşüme neden olacak geniş etkilerle karşılaşmasının beklendiği raporda her bir gelişmenin yakın ve orta vadede, belirli sektörleri daha doğrudan etkilemesi öngörülüyor.
Tüketici ürünleri ve sağlık sektöründeki şirketlerin, vergilendirmedeki değişiklikler nedeniyle, kurumsal finansmanlarının ve büyüme beklentilerinin etkilenebileceği vurgulanırken, vergilendirme belirsizlikleri, gayrimenkul ve inşaat sektörlerinde sermaye akışını etkileyebilir. Sanayi sektöründe ise hidrokarbonlar, metaller ve yeşil teknolojiler stratejik üretim ürünleri olarak görülmeye devam edebilir. Enerji sektöründe, yeni jeo-enerji dinamiklerinin ve iklim politikalarının sektörde pazar taleplerini ve iş modellerini nasıl dönüştürdüğüne bakılmalıdır.
– "Güvenlik ve istikrarsızlık konularına raporumuzla ışık tutmayı arzu ediyoruz"
Açıklamada görüşlerine yer verilen EY Türkiye Strateji ve Kurumsal Finansman Bölüm Başkanı Özge Gürsoy Büyükavşar, küresel çaptaki siyasi liderlerin 2024'teki seçim sürecinden sonra 2025'te yönetime odaklanacaklarını ve bu durumunda dünya çapında politikalarda ve düzenlemelerde değişikliklere yol açacağını belirtti.
Geleceği güvenle şekillendirmek için, rapordaki başlıklarda karşılaşılabilecek risklere göre şirketleri şimdiden hazırlaması ve 2025 içerisinde adımlar atması gerektiğini vurgulayan Büyükavşar, "Bu doğrultuda EY Jeostratejik Görünüm 2025 raporu, en önemli 10 jeopolitik gelişmenin yaratacağı etkileşime dikkat çekiyor. Popülist politika etkileri, vergilendirme belirsizlikleri, demografik bölünmeler, ekonomik riskleri ve bağımlılıkları azaltma, teknolojiye hakimiyet, iklim politikaları ve rekabet, yeni jeo-enerji dinamikler, gelişmekte olan pazarlarla entegrasyon, politik savaşlar ve çatışmalar, uzay politikası ve ekonomisi alt başlıkları ise iş liderlerinin yol haritası oluyor." açıklamalarında bulundu.