İSTANBUL (AA) – Deloitte, iklim değişikliğiyle mücadelede küresel stratejiler geliştirme amacıyla Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de gerçekleşen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Taraflar Konferansı'na (COP29) ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Şirketten yapılan açıklamaya göre, Deloitte, COP29 Konferansı boyunca yerli ve yabancı paydaşlarıyla sürdürülebilirlik vizyonunu paylaştı.
Şirketin çeşitli toplantılar ve iş ağının genişletilmesi etkinlikleri aracılığıyla paydaşlarıyla buluştuğu pavilyonda, "Türkiye'de İklim Dönüşümünün Finansmanı: Sektörel Bakış Açıları" başlığıyla bir panel de düzenlendi.
Chapter Zero Türkiye'nin katkılarıyla gerçekleşen panelin moderatörlüğünü, Deloitte Türkiye Sürdürülebilirlik Hizmetleri Lideri Murat Günaydın üstlendi.
Panelde, iklim finansmanı ve kurumların dönüşümü üzerine kurum yetkililerince görüşler paylaşıldı.
COP29 konferansı süresince Deloitte Türkiye Üst Yöneticisi (CEO) Başak Vardar ve şirket liderlerinin moderatörlüğünde gerçekleştirilen panellerde, kurumsal sürdürülebilirlik çerçevesinde cinsiyet eşitliği, finansal performans ve iklim hedefleri, temiz enerji geçişinin hızlandırılması ve KOBİ'lerin sürdürülebilir büyümesini destekleyecek yenilikçi yaklaşımlar ele alındı.
Açıklamada görüşlerine yer verilen Başak Vardar, iklim kriziyle başa çıkabilme adına, işletmelerin, devletlerin ve sivil toplum kuruluşlarının bir araya gelerek sürdürülebilir ve eşitlikçi çözümler üretmeleri gerektiğini vurgulayarak, COP29'un bu kolektif eylemi hızlandırmak için önemli bir işbirliği fırsatı sunduğunu aktardı.
Gezegenin geleceği için iklim kriziyle mücadelede kritik bir dönemeci aşmaya çalıştıklarını belirten Vardar, "Mevcut tabloya baktığımızda ülkelerin, Paris Anlaşması'nda imza atılan hedeflere ulaşmanın oldukça gerisinde olduklarını görüyoruz. Gelişmiş ülkelerin, iklim krizindeki paylarının sorumluluğunu üstlenerek, ortaya çıkan eşitsizliklerden en çok etkilenen, gelişmekte olan ülkelere daha fazla destek sunması bekleniyor." ifadelerini kullandı.
– "Yıllık 300 milyar dolara çıkarma sözü verdi"
Vardar, COP29'un odağının, dönüşümü hızlandıracak temel unsur olan sürdürülebilir finans kaynaklarının artırılması olduğunu kaydederek, "COP29 öncesinde, sürdürülebilirlik hedeflerine etkin bir yaklaşım göstererek ulaşabilmek için ayrılan yıllık 100 milyar dolarlık kaynağın 1 trilyon dolar seviyesine yükseltilmesi talep ediliyordu. Gelişmiş ülkeler ise şimdilik, daha yoksul ülkelerin iklim değişikliğiyle mücadelesi için oluşturulan dönüşüm fonunu, yıllık 300 milyar dolara çıkarma sözü verdi. Ek olarak, 2035’e dek, kamu ve özel sektör kaynakları kullanılarak yıllık 1,3 trilyon dolarlık dönüşüm fonuna ulaşma hedefi de açıklanmış oldu." açıklamasını yaptı.
COP29'un en somut kazanımının Birleşmiş Milletler (BM) çatısı altında karbon kredilerinin alınıp satılabileceği küresel bir piyasa için anlaşmaya varılması olduğuna dikkati çeken Vardar, "Bu piyasanın hayata geçmesinin, küresel ısınmayla mücadelede milyarlarca doları harekete geçirecek yeni projeleri desteklemesi bekleniyor. Finansman tartışması gelecek sene Brezilya'da gerçekleşecek COP30'un da ana gündemi olmaya devam edecek." değerlendirmesinde bulundu.
Başak Vardar, COP29'a ilk kez kendi pavilyonlarını kurarak katıldıklarını anlatarak, COP29'a katılımlarını, kendi organizasyonları ve daha geniş çevreleri içinde sorumlu iklim tercihlerini teşvik etme stratejilerinin bir parçası olarak gördüklerini belirtti.
İklim değişikliğiyle mücadelede küresel stratejiler geliştirmek amacıyla COP29'a üst düzey delegasyonla katıldıklarına işaret eden Vardar, Türkiye'den katılan paydaşlarıyla verimli görüşmeler gerçekleştirip fikir alışverişinde bulunduklarını bildirdi.
Küresel çapta yayınlanan 2024 Deloitte CxO Sürdürülebilirlik Raporu'nun verilerine atıfta bulunan Başak Vardar, sözlerini şöyle tamamladı:
"Rapor sonuçlarına göre, üst düzey yöneticilerin yüzde 70'i iklim değişikliğinin önümüzdeki üç yıl içinde iş stratejilerini büyük ölçüde etkilemesini beklediklerini, yüzde 45'i ise iş modellerini sürdürülebilirlik çerçevesinde dönüştürmeye başladıklarını ifade ediyor. Yatırımlar artıyor ancak sürdürülebilirliğin icra faaliyetlerinin ötesinde yönetim kurulları düzeyinde stratejik bir dönüşüme konu olacak şekilde ele alınması, uzun vadeli hedeflerin gerçeğe dönüşebilmesi adına büyük önem taşıyor. Türkiye özelinde şirketlerin söz konusu stratejik dönüşüm için çabalarını yakından gözlemlemekle birlikte, henüz bu dönüşüme rehberlik edecek istikrarlı bir yol haritasına sahip olmadıklarını söyleyebiliriz."