Euronews Türkçe’de yayınlanan habere göre söz konusu fabrikalar, 83 küresel markanın bu ülkedeki tedarik merkezleri. Rapora göre ‘işçiler’, Çin Komünist Partisi (ÇKP) hükümetinin mesleki eğitim merkezi olarak tanımladığı toplama kamplarındaki kişiler arasından seçiliyor.
Hükümet belgelerinden ve yerel medyada yer alan haberlerden yola çıkılarak hazırlanan rapora göre, Doğu Türkistan’dan getirilen 80 bin ‘işçi’, Çin genelinde 9 eyaletteki 27 fabrikaya gönderildi.
Raporda, Doğu Türkistanlıların, Apple, BMW, Gap, Huawei, Nike, Samsung, Sony ve Volkswagen gibi otomotivden teknoloji ve tekstil sektöründe faaliyet gösteren küresel firmaların tedarik zincirlerinde çalıştırıldıklarını gözler önüne seriyor.
ASPI araştırmacısı Vicky Xiuzhong Xu’nun öncülüğünde Danielle Cave, Dr James Leibold, Kelsey Munro, Nathan Ruser’ın imzasını taşıyan 56 sayfalık raporda, ‘işçi’ transferinin devlet destekli programın bir parçası olduğu belirtildi. Kazak, Kırgız ve diğer Müslüman Türk azınlıklar, kendi iradelerinin dışında çalıştırılıyor. Raporda çalışanların ağır programa tabi tutuldukları, ayrımcılığa maruz kaldıkları, ibadet yapmalarının yasaklandığı ve Mandarince dil kurslarına katılma mecburiyetinde bırakıldıkları yer aldı.
Ayrıca Uygurların elektronik (sistemlerle) ortamda takip edildikleri ve Sincan’a (Doğu Türkistan) dönmelerinin de kısıtlandığı kaydedildi.
Çin: Uygurların haklarını ihlal ettiğimiz iddiası gerçek dışı
Çin Dışişleri Bakanlığı, pazartesi günü yaptığı açıklamada, Pekin hükümetinin Uygurların haklarını ihlal ettiği yönündeki iddiaların gerçek olmadığını öne sürdü.
Bakanlık Sözcüsü Zhao Lijian, “Rapor, Çin’in Sincan’daki (Doğu Türkistan) terörle mücadele önlemlerini lekelemeye çalışan Çin karşıtı güçlerin bir ürünü” yorumunda bulundu.
Sözcü ayrıca söz konusu karalama kampanyasının ABD menşeli olduğunu iddia etti.
“Uygurlar satılıyor, toplu olarak devrediliyorlar”
Araştırmacı Vicky Xiuzhong Xu, raporla ilgili açıklamasında, “Uygurlar siyasi asimilasyonun yanı sıra alınıp satılıyor, Çin genelinde ağır koşullarda çalışmaya zorlanıyor ve toplu olarak devrediliyorlar.” ifadelerini kullandı.
Uygurların kendilerine verilen ‘görevden’ kaçmasının ya da reddetmesinin imkansız olduğuna işaret edilen raporda, sürekli gözetimin yanı sıra, keyfi gözaltı tehdidinin de bir opsiyon olarak durduğu dile getirildi.
Çalışanlar, yerel yönetimler ve özel işçi kurumları tarafından belirleniyor ve kişi başı bu kurumlara ücret ödeniyor. Ancak bu oluşumlar insan ticareti yapmakla eleştiriliyor.